Kaplan Hocanın Çeşmeleri


Her şeyin tüketim miktarı ve tutarı mukabilinde mübadeleyi geçerli kıldığı günler… Hiç birisi değil; maliyet hesapları, diğer kalemler ve kar. Satın alınılarak sahip olunan mal ve hizmetlerin mantığı ile biçimlendirilen toplumsal hayat -Demek ki çeşmelerden konuşmak kolay olsa da meramımız güç anlaşılacak. Çünkü çeşmeler, kaynağı kuruduğunda veya en basitinden suyu kesildiğinde hayatın dışına itilmişliğin içler acısı Continue reading

İhsan Deniz’in ‘Yaz Tutulması’ Şiiri Üzerine

Bir Şiir İçin Yer Altı Notları: Bir şiiri tüm katmanlarıyla aradaki zaman-mekan-özne bağıntısını yoksayarak metni mutlak nesneleştirerek ikinci elden çözümleme girişiminin, doğrultucu, seçik, akla yatkın, yanlarının olduğunu düşünmek güç. İzleyebildiğimiz kadarıyla şiiri sahici,mutlak bir temelde ihdas ve ihsas etme yetkinliğini gözle görülür bir tarzda dışsallaştıran İhsan Deniz’in Bozgu Siperi adlı kitabının kapsamında anılan Yaz Tutulması adlı şiirini değerlendirme çabasını gösterirken de aynı sorunu hissedip hissettirmek kaçınalmaz olarak vuzuha çıkıyor. Üç bölümlük yaz tutulması "uzun yaralı bir yaz geçti aramızdan ,ağır , kocaman , dipten ve yüklü geldi" dizesiyle Continue reading

Televizyon İnsana Düşman

Televizyon İnsana Düşman:Televizyon diğer kitle iletişim araçlarına mikyasla tüketim kültürünü empoze eden vasıtaların en yaygını.Arızi, kullanıldığı alanlarda değerler örgüsünü yoksayan, bozan, dönüştüren, değiştiren, hatta yeniden oluşturan bir yapısı var.Görüntü ve ses özelliğiyle bilgi kaynaklı bir donanım olması, yaratılmışlar arasında yalnızca insanı merkeze almasıyla da açıklanabilir.İnsani özün zihin aracılığıyla gündelik yaşamda kılıktan kılığa girebilmesinin remizi,bir çeşit yanılsama. Tekniğin getirdiği, çağrıştırdığı imkan ve olasılıkların sahte bir sahiplik Continue reading

Sühan’sın Didedem

Nilgün Karlı 

SÜHAN’SIN DİDEDEM(*) Hepsi şair midirler? Değildirler herhalde. Yazarların birkısmını tanımıyorum da. Sühan adını elbette duydum fakat ilk kez bir sayısıylakarşılaştım. Renk ve biçimce iddiasız fakat sıcak, sevecen duruyor. İçerik herzaman olageldiği gibi tartışılabilir elbette.Bu sayıda şiir üzerine yazmış tüm yazarlar. Dergide şiirin kendisi yok. Oysaşiiri en güzel yine şiir anlatır derler, dikkate almamışlar ama sebebi başyazıdabelirtilmekte: Dergilerde en çok yayımlanan şiir oluyormuş, Sühan ekibi şiirsizde dergi çıkarılabileceğini göstermek istemişmiş. İyi de yayın hayatını sürdürendergilere bakılmalı şu halde, şairler çoğunlukta mı diye. Çoğunlukta ise bundanşikayete kimin hakkı Continue reading

Henry İçimizde Bir Yerlerde


Henry İçimizde Bir Yerlerde:İsmet Özel kuşku yok ki soy bir şair.Ve bütün soy şairler gibi kendi varlık ve varlık amacı hakkında düşünen, sorgulayan, irdeleyen bunu esaslı bir yapısal bütünlükle biçimlendiren, izahat ve belagat yetkinliğine de sahip önemli bir isim.Sosyalist görüş açısıyla yayınladığı şiirlerde de İslamcı anlayışı benimsedikten sonra yazdığı denemelerde de bu yapı bütünlüğünün dokularını gözetlemek mümkün. Mezkur tamlığın şahsiyet sahibi olma yönünde saflık ipuçları taşıdığını belirtmek gerekiyor ilkin.Yoksa kotarılmış, devşirilmiş ancak özden Continue reading

M. Kaplan Üzerine

 Kaplan edebiyatımızın devlerinden biri. Devrinin edebiyatını onca eseriyle karşılamış, edebiyatımızın akademik anlamda edebiyat olmasını sağlamış bir isim. Kırklı yıllardan itibaren “Metin Tahlili“ yöntemiyle çağ edebiyatının öyle ya da böyle bir okumasını gerçekleştirmiştir. Şiir tahlilleri I ile göstermiş olduğu başarıyı belki II’de pek gösterememişse de sarf ettiği gayretle edebiyatımızda büyük bir boşluğunu doldurmuştur. Sadece edebiyat Continue reading

İhsan Deniz’in ‘Yaz Tutulması’ Şiiri


İhsan Deniz’in “ben-yaz” ekseninde kurulan “Yaz Tutulması” şiiri, ilkin, varoluşun mesele edinildiği bir şiir izlenimi veriyor. Varoluş ürpertisinin duyurulmaya çalışıldığı metin, sırasıyla, yazın gelişi, yaz yaşantısı ve gidişi şeklinde kurgulanmış. Bu kurgulama şairin zihninde, yer eden şekil kaygılarının derecesini, şair poetikasında şekle yapılan vurguyu gösterir. Şekle ait kaygıların vurgusu, sadece bu kurgudan ibaret değil. Metin dilinin çeşitli tekniklerle estetikleştirilmesi, metnin çekirdeğini besleyici imajların yaratılması şekle ait vurguyu iyice pekiştirir. Varoluş Continue reading

Yüzünü Hayata Dönen Dergi


Yakın zamanın, doksanlı yılların son kertesine gelindiğinde şahitlik ettiği siyasal kırılma dönemini her ne kadar geride bırakılan bir kısmi ana tevil etmek güç değilse de, söz konusu döneme benzer koşulların bir süreçler öbeği halinde deveran ettiğini düşünmek de taşıdığı doğruluk payıyla aynı oranda savlanabilir. Sözü edilen dönemin içine doğup bir süre soluklandıktan sonra yeniden yüzünü hayata dönme hazırlıkları yapan bir dergi Edebi Pankart.Tanıtım sayısından son sayısına kadar canlı olmanın o dipdiri heyacanını yaşayıp hissettirebilmiş bir yayın.Ali Emre, Kamran Deniz, Süleyman Ceran, Burhan Gökçe gibi isim(imza)lerin kişisel özverileriyle hayat bulduğu anlaşılan dergi “uzlet köşelerinde kalmış salon kültürünün tenha sözlerini pankartın sokağına taşıyıp kapısını açmak” gibi bir işlev (denge) de taşımıştı geçtiğimiz yıllarda. Anadolu dergiciliğinin sıklıkla sorgulandığı gündelik ve söylevsel edebiyat nutuklarına nisbet;gerçeğin, doğrunun, sahih ve doğal olanın insan olmakla kazanılan ortak bir kimlik yapısında bütünleşebileceğine inancı ve inadıyla söz sahipliği yapmış, hala üzerlerinde yansıyan getto yansımasını atamamış buna rağmen seçkinci ve bilirkişi pozlarına bürünmekten imtina etmeyen merkezilik safsatasına,snopluk ve özentiye de salt yayınlanmasıyla bile cevap teşkil ediyordu. Şiir, öykü, deneme, eleştiri gibi alanlarda yaklaşık üç yıl boyunca ürün veren dergi, kendi yazar kadrosuyla birlikte değişik dergi ve kitaplardan tanıdığımız şair ve yazarlara da kapılarını açık tutmuştu.”Düşkünlüğün, sinikliğin ve yabancılaşmanın” karşısında bir tutum geliştiren yayın, çıkış amacını da “selim bir aklın, sağlam bir yüreğin, onurun ve insan kalabilmenin” nitelikli yanlarına dokunarak özetliyordu. Önceki döneminden farklı olarak içinde bulunduğumuz şu dongun ve durağan günlerde yeniden yayınlanma aşamasına giriyor Edebi Pankart.Sivas merkezli çıkarılacak olan dergi, umulur ki sahih söze hedeflediği katkılarda yeniden bulunabilsin.

(Aralık dergisinin 17. sayısında (2004 haziran-temmuz-ağustos) yayımlanmıştır

Henry

İsmet Özel’in yayımlanan bu son kitabıyla neleri ortaya koymaya çalıştığını ironi(çünkü böyle başlamalı Özel’e) temelli göstergebilimsel bir okumayla anlatmaya çalışacağız. Gösterge ‘Henry Sen Neden Buradasın’, gösteren İ. Özel ve gösterilen, bizim olmadığımız ya da Özel’in bulunduğu yer. ‘Henry Sen Neden Buradasın’ göstergesiyle oluşan soru, bizim tarafımızdan, yani ‘orada’ olmayanlar tarafından, orada olana, yani Özel’e sorulmuş bir sorudur. Kitap, bugüne kadar yaşananın bir açıklaması şeklinde oluşturulmuş bir cevaptır. Özel kendini bir soruya muhatap olmuş bir birey olarak konumlandırır. Gösterge bu kurguyla(İ.Özel de aslında bir kurgudur.) oluşuyor. Bu yüzey anlamın ardındaki derin anlam ise, bu kitabın bir ‘ayna’ oluşu imlemesidir. Kitap, kendi görüntümüzün yansıdığı bir aynadır, akis taktirde bir kapitalizm okuması dönüşür eser. Bu da bu saatten sonra yazarın tahammül edebileceği bir şey olamaz. Artık bitmiş, kendini sonlandırmış olanın bir sağlaması gibidir Henry. İnsanlık maceramızın görüntüsünü bize yansıtan, nesli tükenmiş ve hala var olan olarak karşımıza çıkan İ. Özel göstereni , içinde bulunduğu şartların fotoğrafı çekilmiş ‘biz’ göstereniyle örtüşür. Onun bulunduğu yer bizim bulunmadığımız yerdir çünkü. Özel’in kendi deyişiyle kitap, “Neresiymiş şair-komünist-Müslüman’ın bulunduğu yer? Neden onun davetine hiç kimse- bir kişi bile- icabet etmemiş? Bu davete müstağni kalanların mevkileri şimdi neresiymiş?” sorularının cevabıdır. Farklı cevapları içerdiği sanılan halbuki aynı cevapları içeren, dolayısıyla aynı olup farklı görünen ayrı ayrı soruların cevabını bulabileceğimiz bir kitap Henry. Bu kitap bağlamında Özel için son olarak şu söylenebilir: Ya da öldüğünü varsayabileceğimiz İ. Özel’in ardından okunacak bir dua kitabı. Yaşasın Roma, yaşasın İmparator!

(Aralık dergisinin 17. sayısında (2004 haziran-temmuz-ağustos) yayımlanmıştır

“Kültür ve Dil” İzleğinde Mehmet Kaplan


Tanzimatın eşiğinde tomurcuklanan kültürel değişme daha sonraları siyasal, sosyal ve devlet erkinde ortaya çıkan kırılma hareketleriyle palazlanma sürecine girmişti.Henüz miadını tamamlamamış ve çok daha mündemiç açılımlarla dallanıp budaklanmış kültürel köksüzlük ve kaos ortamı, değişik yabancılaşma, farklılaşma vasıta ve yaklaşımlarıyla gündelik hayatın tastamam orta yerinde arz-ı endam etmeye devam ediyor.Kıymetler sisteminin eni konu sarsıldığı, birleştirici noktalarda odaklanacak yerde, yeni ve yapay ayrışma nedenlerinin sürekli bir dayatışla Continue reading