Ahmet Oktay: “Popüler Kültür” Üzerine Çıkarsamalar

    Şiirde Mavi Hareketi’nin etkin isimlerinden biri olarak anılan Ahmet Oktay, Toplumcu ve İkinci Yeni şiirleriyle de ilişkilendirilmişti. Kuramsal denemeleriyle eleştirel bakışı önceleyen yazar, Ülkü Tamer’in bir gazete yazısındaki görüşüyle koşut: yazarlığı önemsenmesi gereken ve şairliği yazarlığına başat bir isim olarak tanınıyor. Continue reading

Uyar’ın Mutsuzluğu

*Beni yandan yana döndüren mutsuzluk*

    Turgut Uyar’ın şiir dili öteki yeni şiir öncülerine oranla daha koygun, lirik ve sade bir
usare içeriyor. Su metaforunun yoğunluklu olarak işlenişi de içsel bir duyarlığın işaretlerini veriyor. Yaşamın içindenderinlikli bir söyleyişin umutsuzluğa salınımı gibi bir izlenim edinebiliyor Uyar okuru.     

    Bu duyarlığı İlhan Berk ve Cemal Süreya dışında kalan yeni şiirin tüm ustalarının
şiiri ihmal etmeden genişlettiği söylenebilir. Söz gelimi Edip Cansever’deki görece yüzey ve umarsız, Ülkü Tamer’deki saf olana dönük söyleyiş benzer yaklaşımın farlı boyutlardaki üretimi olarak algılanabilir.  

    Şairde aynı duyarlığı fevkaladelik boyutunda bir imge gücüyle şiir dilinin uç noktasına taşıyan yoğunluk damarının egemen olduğuna değinmeliyiz; konuşma dilinin imkanlarını şiir yüküyle hemhal kılmanın.   

    Dünyanın En Güzel Arabistanı’yla açımlanıp son yazılanlara kadar devam eden bu şiirsel gizilgüç elbetteki tek bir konu etrafında dönüp dolanmayı gerektirmeyecek kadar zengin. Ancak mutsuzluğu Uyar’ın miri malı kılan dokunulmaz maraziliğin neredeyse okunulan her dizeye sindiğini görmezden gelmek de "bütün mümkünlerin kıyısı"nda yer kaplamıyor.   

     "Bana hüzün ver beni kucakla beni hep tazele
     Ey üzünç artık nasılsa bir seni almışlar içeri"

(Bu yazı aralık dergisinin 18. sayısında(eylül-ekim-kasım-aralık 2004) yayımlanmıştır.) 

Bir Kitap: “Türk ve Alman Poetikasının Kitabı”

1. Türk ve Alman Poetikasının Kitabı, Ahmet Sarı, Salkım Söğüt Yayınevi(Erzurum), Konya 2006, 415 s.

Kısa Ahmet Sarı Biyografisi: 1970 yılında Almanya'nın Düsseldorf kentinde doğdu. 1984 yılında Almanya'dan Türkiye'ye (Erzurum) kesin dönüş yaptı. 1993 yılında Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Thomas Bernhard'ın Öykülerinde Normaldışı Davranışlar başlıklı çalışmasıyla yüksek lisansını (1995), Türk ve Alman Poetikasının Kitabı başlıklı çalışmasıyla da doktorasını tamamladı (2003). Halen Atatürk Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Continue reading

Şiiri Özlüyorum’un 18.Sayısı Ekim’in İlk Haftasında!

   İÇİNDEKİLER
 
Necmiye Alpay- Şiirle İktidarın Serüvenleri / S:1-2
Sabit Kemal Bayıldıran- Çıktım Şiir Dalına 3 / S:3-4
Ahmet Ada- Kanto XXXIII (Şiir) / S:5
Osman Olmuş- Üç Top-Beş Band (Şiir) / S: 6
Zeynel Çok- Dağ/ Dağa- Nihal Abla- Tuğra (Şiir) / S: 7
Hüseyin Çiftçi- Dizeler (Şiir) / S:8
  Continue reading

Ah Şu Derkenar Dergisi

 
Derkenar dergisi 18.(eylül-ekim 2006) sayısına ulaştı. İki aylık edebiyat ve kültür dergisi bir süredir, dergiyle birlikte çeşitli şairlerin ve yazarların kitaplarını vermekte. Eserlerini kitaplaştırma sıkıntısı çeken pek çok arkadaşa bu yol epey kolaylık sağlıyordur.     Dergi bu sayısına ulaşmakla birlikte epey problemi de yanında taşıyor. Bildiğim kadarıyla "satış" gibi bir problemleri yok. Pek çok derginin çektiği bu büyük sıkıntıyı aşmışlar bir şekilde. Ama dergi içerik olarak pek doyurucu değil! Daha "ağır" yazılar, yeni  açılımlar kazandırılabilir dergiye. Bu ağırlık ve açılım belki de okur sayısını düşürebilir ama, dergiyi iyi bir konuma getirir  düşüncesindeyim. Yeni sayısının çıkmasını bekleyebileceğimiz bir kıvamda olmalı dergi. Birkaç eski ismin de dergiyi havalandıracak nitelikte yazılar yazması da şart.     Derginin aynı zamanda iç tasarıma da bir çare bulması gerek. Derginin tasarımı daha gelişkin olmalı. Koca koca puntolu yazılar, silik resimler ve kırkları hatırlatır hava, derginin iyi bir yol almasındaki engeller.    
    Yukarıda saymış olduğum pek çok soruna katlanılabilir bir ölçüde, ama derginin içine konduğu poşetin üzerindeki kocaman yazıyla yazılmış şu  "güzel mutlu ve başarılı yaşamak için bedava kitap" ibaresinin hiç mi hiç affedilecek yani yok. Ne demek bu! Kişisel gelişim zırvalıklarının sloganına benziyor ve bir edebiyat dergisinde bu ibarenin yer alması büyük bir hata. Edebiyatın istikameti bu kişisel gelişimaptallığının ve kapitalizminin aksi istikametindeyken nasıl oluyor da bir edebiyat dergisinde bu ibare yer alabiliyor. Gerçekten benim için anlaşılması güç bir mesele. İnşallah bir dahaki sayıya o ibareyi görmeyiz dergide de, dergi için artık bazı şeylerin değişmeye başladığını düşünmeye başlarız.     
 

Merdivenşiir’de Baki Ayhan Röportajı Fantazisi

 

Merdivenşiir dergisinin 10. sayısını okuyorum.Derginin bu sayısında dikkatimi çeken yazılardan biri de Baki Ayhan T. ile yapılmış röportaj. Gerçekten tuhaf bir röportaj. Tuhaflığı şuradan kaynaklanıyor: Hasip Bingöl akademik şairle yaptığı röportajında ısrarla şairimizle alay ediyor sanki. Bay akademik şair de  kendisine yöneltilen bu alayları, röportajı yapanın hoş bir şakası olarak anlamaya çalışıyor.Bunda da epeyce ısrar ediyor şair. Hasip Bingöl’ün yönelttiği birkaç soru hariç tüm sorular akademik şairi iğneleyici içerikte. Gerçekten tuhaf bir diyalog. Continue reading

Kalk ve Yaralarını Sula

KALK VE YARALARINI SULA
             (SAKLI)
 
 "dolu bir boşluğu doldurup boşaltmak işimiz*"
 
Bu çiçeklerin göğü esenliği dokunuşun
Yerin iğdiş kıyımı gibi sonrasızlığa
Serin sakin ermiş yanlarıyla ışıltılı
Derinlikli sızısı bazı mutad ağrıların
İçini bir orman kılan bütün akıntılarıyla
 
Karaltısı bir şehrin akarkenki uzaklığı
Ama içinde ama koygun sathında ama bin yıllık
Sekirkiğiyle uğraksız dehlizinde kaybolmanın
Bir ayeti suçluluğu ezberlemek gibi arı
 
Ey hep kendi karasını yüklenen kuzgun belası
Bu karmaşayı kekre bulantılarla yoklayan
Sağanakta koşan atların hırçınlığı susuzluğa
Hançerede kadim soluyuşlarla yol bulan
Yazgıya bin selâmla boyun eğişin salası
 
Bu bizim iliğinden sızarken kandığımızdır
Toplumun bir yanı çöl damarının suladığı
Büyüttüğü nöbetin semptomun ağunun
Durularak bu bizim bakakaldığımızdır.
 

  *M.C.A