Deli Defteri Yeni Sayı

ey deli dostlar,

meşhur bir fıkra vardır ki bu fıkrayı herkes kendi konusuna, gündemin seyrine göre değiştirir. ben de geleneğe uyarak anlatacağım: temel, türkiye futbol federasyonu’nun kapısını çalmış: “ben milli takım teknik direktörü olmak istiyrum” demiş. “ne diyorsun kardeşim, sen deli misin” demişler? o da cevap vermiş: ”şart midur?”

ya işte böyle. bir avrupa şampiyonası daha geride kaldı. yarı finale kadar geldik ama sonunda elendik. canımız saolsun. ne demişler; yarım elma gönül alma. milli takım için çalışan; federasyon başkanından malzemecisine, krampon vidalayacısından peter cech’ e kadar herkese teşekkürü bir borç biliriz. Continue reading

Obscurum Per Obscurius, Ignotum Per Ignotius: Enis Batur’un Poetika Sözlüğü

Obscurum Per Obscurius, Ignotum Per Ignotius:
Enis Batur’un Poetika Sözlüğü *

                        “Şairin beyaz derilisine, gerçek bir şairse aradığınız, rastlayamazsınız.”

                                       “Şiir, birdenbire yazılsa bile, birdenbire yazılamaz.”
                                                            (Smokinli Berduş’tan)

Adlandırmak: Adlandırmak, imlemden anlama, adlandırmaya doğru adım atmaktır (SD; 66). Bkz. Anlam; Anlamlandırma.

Ahmet Hâşim: Yapıtını simgeciliğin, izlenimciliğin hizasına yerleştirenlerin görüşüne katılmıyorum: Onlardan ne akmışsa akmıştır şiirine, hattâ nesrine; gene de Hâşim’i bir post-romantik saymak gerekir: Büyük rahatsızlığı’na bakıp (SB; 167).

21 Şubat 1918’de, mart yerine ocakla başlayan garbî takvimin gelmesine 26 Aralık 1925’te yürürlüğe giren alafranga saat eklenince Hâşim’in poetik kronometresin bozulmuş olduğunu unutmamak gerekir. Hayat ve şiir, koşut değişimlerin eşiğindedir (SB; 170).

O yaşamın gerçeklik düzleminden kopmuş, imgelemin derin, alacakaranlık, geceye komşu bölgelerinde serpilecek bir şiirin, sanatın peşindeydi (SB; 171).

Ahmet Oktay: Bkz. Sarhoşken Yazmak. Continue reading

Karagöz’de 3. Perde

"Her hâli lâtif, elfâzı düzgün, etvârı zarif edebiyat dergisi
Karagöz’ün 3. sayısı çıktı."

Şiir Kalır

Karagöz’ün “Muhavere”sinde İsmet Özel, “kalacak şiir”in şartlarını
sıralıyor. 2. sayısında ilk bölümü sunulan söyleşinin bu bölümünde
İsmet Özel kendi şiir macerasını anlatıyor. Erbain’nin neden İsmet
Özel dışında bir şair tarafından yazılamayacağından evini satın
alışına kadar son derece zevkli bir İsmet Özel söyleşisi. Continue reading

Şiir ve Sorumluluk

Şairin sızısı,içinde yer aldığı halkın sızısıdır.Çilesi,halkın çilesi;şikayetleri,halkın şikayetleridir.Acı çekmek,sadece acı çekmek,şairi onurlu kılmaya yetebilir.Şairin hissettiği ve yaşadığı bireysel acının anlamı,toplumun hissettiği ve yaşadığı müşterek acının anlamını açıklar,gün yüzüne çıkartır.Bireysel acıyla toplumsal acı arasında mahiyet farkı yok gibidir."Şairin toplum yüzü",bu bütünsellikte yoğunlaşır,bütün bir anlama kavuşur.Sünni şair,hemen her zaman topluma,topluluk ruhuna duyarlı,duyargaları halka çevrilmiş,projektörleri toplumun üzerinde bir şairdir.Bu böyle olmadığı taktirde,kendi muhitimizde,kendi sınırlılığımızla kalakalırız.Yine aynı şekilde ‘Şair Adam’ veya ‘Şiir Adam’ın iler tutar bir yanı kalmaz,beyhude bir anlam arayışına,çetin bir çıkmaza,çetin bir dolambaca ve labirente mahkum oluruz.Şairin bizatihi bir ‘anlam’ı kalmaz,kendi toprağımızda eğleşmeye devam ederiz.Bu böyle sürüp gider.Sorumluluk, ‘anlam’ ile yakından ilintilidir. Continue reading

Ateş Bandosu

Doksanlar ve sonrasında yazılan şiirin, Türk Şiiri’nin durgunluk dönemi olarak adlandırabileceğimiz Seksen Kuşağı süreğinde ortaya çıkmış olmasına karşın bu dönem şiirinden hemen hiçbir etki almamasını tek tek iyi şairlerine rağmen Seksen Kuşağı’nın şiirde dikine bir açılım kazandırma gücünden yoksun oluşuna bağlayabiliriz. Varlığından söz edebileceksek modern şiirin özellikle dolaşımda olan bölümü için en çok izlenen ve etkisi en çok hissedilen ayağı; İkinci Yeni’nin sakınılması zor bir kanal ve tercih imkanı olarak ortaya çıktığına vurguda bulunmamız gerekir. Continue reading