Üçüncü Mevki’nin 5. ve Son Sayısı Çıktı!

2012’nin şubatında yayımlanan ilk sayısıyla beraber “Edebiyat da bizi birleştiremeyecekse yaşamayalım.” diyen Üçüncü Mevki öldü. Buyrun cenazemize. Edebiyat bizi birleştirebildi mi, bilmiyoruz. Biz elimizden geleni yaptığımıza inanıyoruz, herkese kapımız açıktı, özgür olmak, hissettirmek önemliydi.

Continue reading

HECE 2012 Aralık

 

EDEBİYAT GÜNDEMİ

Cemal Şakar/Muhayyile Sınırı 3

Hüseyin Su/Ateşe Atılmış Bir Çiçek 5

Necati Mert/Tekin Sönmez’le 40 Yıl 7

Necip Tosun/Bir Kitap İçin Bir Ömür 9

H. Hüseyin Göksel/Bir Güzel Dostun, Erol Battal’ın Ardından 10

 

TAKİP MESAFESİ

Hayriye Ünal/Destimalinde Hançerler Temiz Sanırsın 13

Mehmet Yıldırım / Şiirin Doğuş Yeri 16

Ebon Heath/İsimsiz 21

Hasan Aycın/Çizgi 22

Hüseyin Atlansoy/Köşk 23

Continue reading

HACI ŞAİR KASIM 2012-51

Hacı Şair'in Kasım 2012 Yayınları sayısı yine Adana'da çıktı. Dergi, Torrent Sanatı Manifestosu ile açılıyor. Hipergerçeğin ekmeğini Ali Ece'ye yedirmemeye kararlı bir tavır TAŞIYAN yazı, 1970'lerden sonra, sanatın buluntu nesneden ubuntu nesneye doğru yürümesine dair saldırgan bir deneme niteliğinde. Epik Failler, yine kışkırtıyor yine kışkırtıyor. Ulusaşırı görsel şiir, Portekiz'den gelen çok kral işlerle gözler önüne seriliyor. "Ve her yerimiz göz ve sistem" diyen Sami Baydar anısına yazılar, hikayeler ve şiirler…

nazmi cihan beken ve Liman Mehmetcihat'ın editörlüğünde çıkan Hacı Şair'in Plaka 51 sayısına katılan hacılar:

Continue reading

aktifler pasifler-ben de hata yaptım ağaoğlu gibi

süleyman 20 tl

e'ye 100$

en'e 180+50 tl

t'ye 400 tl

el'e 100 tl

 

kaç etti: 930 tl. cumaya kadar verilecek. iyi mi?

1200+1200=2400 kesilecek. iyi mi?

bir de bekleyenler var.

tel 120

inter. 80  toplam: 200 de burası

 1130!

baba!!!

evk:100

ak: 50   150 de buradan

kartlar hesapta yok.

elektrik

su

dolayısıyla sanat şahsi ve muhteremdir

dolayısıyla sanat hükümsüzdür her yerde ve hiç

 

GİZLİ VE MAVİ AMATÖR: Cemal Süreya’nın Poetika Sözlüğü

 

 

Fuzuli’yi, Yunus Emre’yi çıkış noktalarına diken bir ülkede yaptıklarımızı hiç de önemli görmemeliyiz. Bizim yazdıklarımızın çok ilerde önemli yapıtlar olarak ele alınacağını sanıyorum ben. Büyük ve tutarlı bir şiirin harcını kardık biz, o kadar. Önemli bir malzeme yığdık. Aramızdan bu harcı, bu malzemeyi bir duvar yapmada kullananlar olur belki. Ancak, asıl yapı ilerde, birkaç kuşak sonraki şairlerde. Onların şiir yazmak tek işleri olacak. Bir de dili kurmak için uğraşmayacaklar. Selâm ediyorum onlara, ben ki gizli ve mavi bir amatörüm (Toplu Yazılar 1, 320).

 

Ahmed Arif: Bütün gençler, bütün yeniyetmeler Orhan Veli’ye, Oktay Rifat’a, Melih Cevdet Anday’a öykünüyordu. Sanki şiir yalnız onların yazdığıydı; onların yazdığından başka şiir olmazdı sanki. Gençlerin bu bilinçsiz tutumu şiirimize zararlı olmuştur. Ama genç sanatçıların çoğu böyle olmakla birlikte, aralarında kendi çıkış noktalarını geliştirmeye çalışan, Orhan Veli ve arkadaşlarına pek kulak asmayan kimseler de yok değildi. Ahmed Arif’i de bunlardan biri olarak görüyoruz. İlk şiirinde bile, Garip’le gelen şiirin içeriğine aldırmamıştır. Önerilmekte olan ve bir çeşit şiirsiz şiir diyebileceğimiz hareketi umursamadan kendi doğrultusunda çalışan birkaç şairden biri de odur (TY1, 133). Bkz. Garip Hareketi.

Her şairin konuşma tarzıyla (hatta yüzüyle) şiiri arasında bir yakınlık bir benzerlik vardır muhakkak; ama konuşmasıyla şiiri arasında bu kadar bir özdeşlik bulunan bir şaire ilk kez Ahmed Arif’te rastlıyordum. Onun şiiri, konuşmasından alınmış herhangi bir parça gibidir; konuşması ise, şiirinin her yöne doğru bir devamı gibi. Bir bakıma “oral” (sözel) bir şiirdir onunki (TY1, 134).

 

Yaşsız bir şiirdir Ahmed Arif’in şiiri. Günün değil, çağın değil, çağların “aktüalite”siyle doludur (TY1, 136).

 

Ahmet Hamdi Tanpınar: Bkz. Turgut Uyar.

 

Ahmet Haşim: Bkz. Aşk; Yahya Kemal Beyatlı.

 

Ahmet Muhip Dıranas: Bkz. Turgut Uyar.

 

Anlatıma Bağlı Şiir: Bkz. Nâzım Hikmet.

 

Aşk: Aşkın büyük bir tutku olması ya da büyük bir tutku halinde şiire akması ilk Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’le başlamıştır (TY1, 33).

 

Aşka arkadaşlık, dostluk, dayanışma öğesini ilk katan şairimiz Nâzım Hikmet’tir (TY1, 35).

 

1940–1960 yılları arasındaki şiirde aşk teması hem ülkücü olanlarda, hem olmayanlarda toplum düzenine karşı bir başkaldırma haline dönüşmüştür (TY1, 37). Bkz. Kurulu Düzen; Divan Şiiri, Divan Şairleri.

 

Ataol Behramoğlu: Halkın Dostları’na alınan “Onun Türküsünü, Guevara’nın” şiiri enez bir şiir. Üstelik çok kolay bir şiir. Bugün yurdumuzda bu tür şiirleri yazabilip de dergilere gönderme gereği duymayan yüzden fazla genç şair var. Kendisini Çağrı’ya yazdığı zamandan beri izlerim. Ataol Behramoğlu alınmasın, ama, şu Anadolu’da o kadar beleşten şair olunabileceğini mi sanıyor? (TY1, 339).

 

Attilâ İlhan: Ne demek yurdun ve ulusun yararına eserler vermek. Attilâ İlhan heybesinden daha neler çıkarırsa çıkarsın bu sözün anlam ve sorumluluğundan kolay kolay “tebriye-i zimmet” edemeyecektir (TY1, 234).

 

Azalan Verimler Kanunu: Şiirde de azalan verimler kanunu var. Dil bir açıdan işlendikçe o alanda elde edilen verimler bir noktadan sonra azalmaya başlıyor. Bu, bir bunalıma yol açıyor. Bunalımlar da yeni şiir alanları, yeni açılar bulunmasıyla sona erer hep. Şiirimizde şimdi yeni bir eğilim başladı. Bir iki yıldır dilin iç, daha derin manalarıyla baş başayız (TY1, 194).

 

Continue reading

Herhangi bir

 

pazara gittim bir atom bombası aldım 50 yapımı

 

getirdim evimin bodrumuna koydum 

 

oturdum sevdim sonra onu öptüm tabiki kokladım tarihten bir sevgili gibi

 

baktım uzun uzun hafif paslı metalindeki anlama

 

sarıldım tekrar tekrar öptüm kokladım onu

 

oturup ağladım başında bir ikindi vakti kadar

 

sonra bir gün herhangi bir gün sonra bastım düğmeye patlattım onu insanın ortasında güpegündüz 

 

sıcak gibi sımsıcak bir ısı iliklerimde insanın ortasında sımsıcak bir esinti 

 

sessizlikte

 

huzurla çektim perdemi yatıp uyudum  önce rüyalar gördüm tuhaf tuhaf  sonra

Rahatı Kaçan Adam

 

Tanıdığım bir adam var

Defterdar yokuşuna yakın

borcun adını bile duymamış

Tanrının işine bakın

 

Helalı haramı biliyor

kitabı, gezmeyi, tozmayı

Deniz kenarına bayılıyor

Ama kötülemiyor insanlığı

 

Ona bir kredi kartı vereceğim

Rahatını kaçırmak için

Bir öğrenegörsün borcu

Adamı o vakit seyredin.