Eğitimde Batıl İnançlar

Vedat Eğilmez

Gerçekte, eğitimimizi mahvetmeyi hedef alan, görünüşte ise onu kurtaracak yegâne formülmüş gibi algılanan bir takım boş inançlara sahibiz Türk toplumu olarak. Bunların nereden ithal edildikleri ve amaçlarının neler oldukları ayrıca araştırılması gereken birer konu olduğundan burada bahis konusu etmeyeceğim. Bu yazıda bu inançların neden batıl oldukları üzerine düşüncelerimi söyleyeceğim sadece. Bilmek, her hangi bir konuda etraflıca malumat sahibi olmak demektir. Bilgileri hafızanızda tuttuğunuz zaman o konuyu biliyorsunuz demektir. Eğer unutursanız o konuyu bilmediğiniz zamana geri dönersiniz. Demek ki bilgilenmek, malumat toplamak ve onları hafızada saklamakla mümkün olan bir süreç. Ezberci eğitime karşı olmak bu anlamda eğitimimizi törpüler inancındayım. Malumat edinme ve onları akılda tutmaya karşı olmak bir eğitimci olarak yaptığım işi inkar etmem anlamına gelir. Karşılığında yüceltmemiz beklenilen değer ise; yorum. Birbirlerini yok eden iki kavrammış gibi sunulur dikkat ederseniz her dile getirildiğinde. Bir bilgiyi ezberlediğinizde ilişkili konularda yorum yapma yeteneğimi kaybediyorum, kim diyebilir merak ediyorum. Ezberimde olduğu için düşünemem sadece olduğu gibi söylerim, çok ezber yaptığım için artık yorum yapma yetim yok, gibi sözler hiçte savunulacak kadar mantıklı görünmüyorlar bana açıkçası. Hafızanız ne kadar güçlüyse, yorumunuz da o kadar kısır olur düşüncesine inanmak, bence, at nalının uğur getireceğine inanmaktan daha mantıklı değil. İkinci değerlendireceğim boş inanç ise hızlı okumanın çok faydalı bir şey olduğu kanısıdır. Bu inancın ezber konusundaki inançla ayni türden olduğunu, hatta aynı memleketten ihraç edilmiş kardeş düşünceler olduğu belli. Ezber yoksa yavaş ve dikkatli okumanın da bir anlamı yok, değil mi. Kendisine has birtakım tekniklerle okunan metnin neyden bahsettiğini anlayacak kadar fikir edinme, bir takım intibalarla kısa süre sonra yazıdan doğrulma okumak demek değildir. Bir yazıdan alabileceğimiz bir sürü nimet varken bunlardan sadece konusunun ne olduğuna talip olmak, her hangi bir mesele hakkında bilgi sahibi olmak gibi bir külfet altına girmektense sadece haberdar olmak gibi bir kolaylığı seçmek elbette Osmanlı’yı da yıkar Amerika’yı da. Hızlı okuma tekniklerini kullanarak okuduğumuz bir metinde göz ardı ettiğimiz hususlara batkımızda şunları görürüz: edebi nitelik yani sanat, yazarının aktarmaya çalıştığı duygu ve duyuş, düşünme üslubu ve ifade çeşitliliği. Bunlardan hangisi feda edilmeye değer sizce? İhraç edildiği yerlerde sadece okumaya pek vakti olmayan, gazete haberleri gibi anlaşılma açısından değersiz metinleri okumada politikacılarından ve ajanlarından yüz bulan teknikleri fuzuli itibarla onurlandırmak öyle zannediyorum ki yalnız bize ait bir özellik.

Bir yanıt yazın