Bir Savaşın Dökülüyordu Karanlığı Ağzımdan

Beni soluksuz bıraktı çağdaş köpeklerin inleyişi
Nefessiz kaldım bir dakika dünyada
Filistin’de bir dakika
Çeçenya’da bir dakika
Kafirin zulmünden bir dakika Irak’ta
Canımın terlerinden şaşalı bir mabet kurdular
Canımın göklere ulanan inlemelerinden
Sonra bıraktım becket okumayı
Dedim şurada ne kaldı pakdil okumaya okuyacağım
Okumalıydım
 
 
Karanlık ile aydınlık arasında
İyi ile kötü arasında
Güz ile yaz arasında
Odalarla sofalar arasında
Savaş ile barış arasında
Şiir ile hikaye arasında
Kitaplar ile kadınlar arasında
Mektepler ile çocuklar arasında
Eşikte kalanların yürekleri arasında
Suskunluk ile üzgünlük arasında
Yataklar ile sokaklar arasında
Gece ile gündüz arasında
Çağdaş
Hep arada kalanların arasında aralıkta duranların
Benim bir tavrım olmalıydı gökleri çağırmaya
 
 
Bir savaşın dökülüyordu karanlığı ağzımdan
Peki neydi o savaş demeyin bir sözüm olmalıydı
Çağların çağlara bıraktığı aydınlıktan geliyordum
Peki neydi peki kimdi başlatan savaşları demeyin
Adı konmamış bir şehir çalkantısı mı neydi
Hem sonra siz niye susuyorsunuz çarkta vida olanlar yani
Bak bu yorgunların savaşı bu da sermayenin
Döngüsel bir savaş birisi diğerinde petrol varilleri
Birinde dünya telaşesi/gök unutulur gider denildi tümüyle unutuldu
 
 
Beni soluksuz bıraktı bu hıncahınç dolu caddelerin kokusu
Sahici arayışlardan uzak kendi karanlığına yakın
Bu amaçsız kalabalık bu soluk ve yorgun olanlar
 
 
Nereye gidiyordu?

(Bu şiir Kertenkele dergisinin 11. sayısında yayımlanmıştır.)

Bir yanıt yazın