Sevinç bende nöbettir ben buna olumlu bakarım
Şeceremde uçurumlar bulunmaz sessizce ölmek vardır
Zirveler aşarım efkarın aşılmaz duvarları yıkılır yıkılsın
Zaman içre yalnızım gürültüsüz yaşarım ama bundan ne çıkar
Ne çıkar ıssızlığıma balta vursanız!Bedrin hilaline ölürüm ben!
Henüz akıl almaz ülkesine girmedim yağmurun
Zatıalinizi hususiyetle hayatımdan kovarım.
Ben aczimden fırtınalar kurarım direnç yüklü gemilerim yanaşıp
Konuşurum Akif gibi konuştuğumda enginlere tuzak kuranlara karşı
Bu kal’anın müdafaası bende coşkudur
Coşkunun atına biner ve uzanırım kıyısına insanın
Konuşurum Akif gibi konuştuğumda ama bu kul’a
Bu sert bakışlı erlerin diyarı bu kılıç ülkesi
Bu okyanus yürekli kadınların vatanı
Müteşebbis ruhların değil müteyakkuz ruhlarındır.
Dinç yüzlü ellerimin çalışkanlığıdır an içre an’ı yaşayan
Köz tutmuş ve her dem yeniden yeniden doğan
Hep hareket isteyen bereketli topraklarda
Taş gibi ellerimdir ah demeyen ellerimdir bu
Yetim seven bu ellerimdir yetmeyen konuşan atılıma eğimli
Kitap okuyan kitap tutan can içre can besleyen bu ellerimdir
Taş taşıyan toprak kazan mütevazi müvazeneli isyan eden
İtiraz eden jest yapan armağan eden yaşayan bir el
Ekmek gibi aziz bu ellerimdir tasarlayan gerçek bir el
Taş gibi bu ellerimle sağlam köklere tutunur
Sağlam köklerde yaşarım!