Irmaklarca:Murat Soyak

Hikemi şiirin,günümüz şiiri söz konusu olduğunda,taşıdığı mana nedir,ya da bu şiirin bu günün insanını ilgilendiren tarafı bizi hangi anlam evrenine götürür?Hikemi şair hoşnut mudur,en azından çağından,çağının önüne sürdüğü insan profilinden,resim ve fotoğraflardan?Eskiler,geleneksel değerler,hikemi şairler için özlenilesi şeyler olsa gerek.Murat Soyak’ın Irmaklarca adlı kitabı,taşıdığı iyimser bir iklimle,tam da bu pencereden,bu hasret penceresinden dünyamıza ışıklar düşürür,kaybolan değerlerin hatırlatıcısı olur:

"kefenini hazır tutan bir babanın oğullarıydık

bir yanımız bağ bahçe

bir yanımız ahir dünya

komşumuz olurdu ibrahim"

Artık günümüzde hikemi şairin bir diğer deyişle modern dervişin rahatsız ve huzursuz bir insan olduğunu söylemek durumundayız.Taşlaşmış duyarlıklar dolaşıyor şehirde ve kat kat binalar,çıkmaz yollar ve kırık düşler var,kalıplaşmış fikirler,birörnek insanlar,birörnek duygular,birörnek düşünceler,bir kalıptan çıkmışcasına birörnek hisler ve bedenler var.Hikemi şairin,rahatsızlığı,özünü kaybetmiş insana bir hatırlatma,bir ikazdır artık:

"çok odalı yüksek evlerin var

ama yok çiçek toprak yok

pencerede kırık düşler

çıkmaz yolların

şehir ey

taş mı yüreğin"(s,12)

Murat Soyak,Irmaklarca kitabında,fazlalıklardan arınmış bir dil ve üsluba sahip.Kuyumculuk cinsinden bir süslemeye,süslü bir söyleyişe prim vermeyen bir tarafı var.Sözü yormuyor,sözü yormayışı,şiirinin karakteristik özelliklerinden biri aynı zamanda.Yalın ve saçmaya mümkün olduğu kadar uzak.Günümüz şiirinin bir özelliği olan,kelime oyunlarıyla kurgulanan saçmaya,sabuklamaya ve hezeyanlara uzak bir söyleyişin,bir tavrın adamı.Irmaklarca’ya,yalın bir dil kullanarak da bir çağ eleştirisi yapılabilir’in örneği olarak da bakabiliriz.Yalın ve yalınlığın içinde barınan bir anlam zenginliği:

"bir ölçek şans oyunu

sabah akşam arsız şarkılar

çal oynasın aşk kayıp

ederi konuşmak yükselen değer "

Irmaklarca’yı okuduğumda Ziya Osman Saba’yı hatırladım.Irmaklarca,mütevekkil bir edaya sahip.Bir kibrin içinden konuşmaz şair.Oysa ne çok şair nefsi emarenin şiirini yazıyor şimdilerde.Günümüz şairinde gördüğümüz bilgiç tavır,onda yok.Bu ise olumlanacak bir özelliktir haddi zatında:

"düşe kalka büyür çocuk

annesi var yanında

ben okuyamadım der

yavrum okusun"(s,27)

Murat Soyak’ın şiiri,hayat içinde sahicilik arayışı ile belirginlik kazanır.Şiirinin ayırtedici niteliği,yapaylığa düşmeden sahih olanı aramaktır:

"çelik çehre çelik market

ne selam ne merhaba"

"bir serinlik bir serinlik vardı

nerede o kitapçı dükkanı"

"tarçın,kahve,kekik kokusu

varlığın sevindirir ey attar"(s,29-30)

Hikemi şairin bir özelliği de budur:Beton yığınlarının kuşattığı bir dünyada,bize bir hakikat tadı bırakmak.Kuşkusuz şiir hakikat değildir,hakikate giden yolda hangi anlam işaretleri gizlidir,bu gizi bu sırrı,bu işaret taşını açığa çıkartır.Murat Soyak ,çağının farkında bir şair;en temel özelliği,çağının gerçeğini dile getirmek,ifade etmektir:

‘çürüme’ şiirinden:

"suskun çocuklar

uzak toprak

gökyüzü yaralı

metal sıra dağlar

plastik deniz

çoğalan,kir pas

kara manşet

bahardan habersiz banka"(s,32)

Murat Soyak’ın kitabında tematik açıdan öne çıkan öğeler;bahara özlem,umut,insan sıcaklığı ve samimiyettir.Bu şiirde parçalanmış bir dünya algısıyla karşılaşmayız.Bütünlüklü bir bilinç var karşımızda,umudu ayakta tutan sağlam bir bilinç.Ama yine de hüzün duygusu şairi yer yer yoklar.Beşeri tecrübenin karşılaştığı bir durum,bir haldir bu.Bazense çağsal nitelikler taşır.Şairin iyimserliğini bozan,çağın durumudur aslında.Geçen zamanla birlikte kırgınlık daha da duyulur hale gelir.Umut duygusu,yine de dimdik ayakta,sağlam tutar şairi:

"gül yankısı güzel eylem

dilde umudu türküleyen

dışarıda kırık sesler

bir gün daha eksilen

sonrası ağır akşamdır

hatırla der hatırla

çiçeklensin bahçemiz

karagün kararıp kalmaz ya "(s,28)

Murat Soyak’ın şimdilik en temel problemi,modern şiirin dil-içi imkanlarını kullanmayışıdır.Uzun şiiri denemeli Soyak.Şiirinin gövdeleşmesi,dalbudak salması Soyak’ın uzun şiire yönelmesiyle imkan dahiline girecektir.Irmaklarca’yı,iyimser havası ve çağına olan duyarlılığı ile başarılı bir ilk kitap olarak görebiliriz.

murat soyak,ırmaklarca,ilkkitap,2006,ist.

Bir yanıt yazın