deli defteri’nin ağustos sayısı çıktı, oley !
evet geç kaldık haklısınız. yaz mevsiminin hain mahmuresi ve kocası rehavet, ailecek gene vazifelerini hakkıyla yerine getirdi ve oturuverdi kalemimize, kağıdımıza. polis çağırmak zorunda kaldık. ve işte 6. sayımızla huzurlarınızdayız.
ilhan mansız’ın okeye dönülecek bir yaşta futbola döndüğü dedikodularıyla, olimpiyatların sembolü diye bildiğimiz beş adet birbirine geçmiş halkayı kocaman sıfırlar olarak görüp toplayarak ülkemize getiren havlucu sporcularla başlayan bir ağustos ayının ankara için geçen seneki kadar sıcak ve çağla şıkel için geçen seneki kadar bekar olmayan günlerini yaşıyoruz.
çocuklar yavaş yavaş yeni okul çantası hayalleri kurmaya başladı, fethiyeler, olimposlar yanarken alevlerin arasından denize girmeye çalışanlar objektiflere yakalandı, oks, ogs ve öss’zedeler hiçbir şeyin sağlıktan daha önemli olmadığını kavramaya ve morallerini toparlayıp önlerinde maçlara bakmaya başladılar. sezon açılışları yapıldı, lincolnler gelmedi, sakatlar gene sakatlandı ve gene almanya’da bir sürü uyduruktan prova yapıldı. her sene aynı şekilde süregiden bu döngü bize “yoksa bunlar hoffoengemaingeverseldenburger gibi takımlarla maç yapmak kisvesi altında üç kilometre yürüyüp isviçre sınırını geçerek çakı ticareti mi yapıyor? nedir yani?” diye düşündürdü gene.
6. sayımız bir önceki sayıda olduğu gibi gene yeşil panjurlu köşeyle açılıyor. amerikalıların ciğerini bilen çilek çilli bu sefer o kadar aşağıya inmiyor ve dillerinde durup oradan bildiriyor. o, tad alma tomurcuklarında gezinirken biz de bir yazı nasıl hem komik hem de bilgiciklerle dolu olur görüyoruz.
hayri vaka, ızgarayı üstüne fırlatmıyor. zoraki bir av seansından eli boş dönmenin ezikliğini yazıyor. sokak kedileri dayanışma derneğinden tepkiler ve cırmıklama tehditleri gelmesini göze alan cesurca bir hikayeyle sayfalarımızda.
sabriye kerebiç “sen obez misin anne?” adlı diyaloğuyla obezite mevzusuna dokunduruyor. mizaha, bir çocuk gözünden fışkıran o safdilliği enjekte ediyor.
çilek çilli’nin sözlük köşesi de bu ay hizmete girdi. ilk kavramı: huni. bu sayıda hizmete giren bir köşe daha var. prof. dr. felsettin zofiya’nın uzman gözüyle incelediği ince konularla inceden okuruyla buluşacağı “felsettin’in çöplüğü” köşesi. 6. sayıda konusu: fobiler. bir sonraki sayıda kobi’leri ele alacakmış. (ben onun yalancısıyım. kobi’ler sıkıcı olur, en azından hobiler konusunda onu ikna etmeye çalışacağız)
son yazı üstad woody allen’dan. çevirsel patronumuz edip üryanî çevirdi gene. “red mektubu” reddedilme ve eğitim üzerine denizde sektirir gibi bir taşlama. hafifçe zıplatıyor insanı.
iyi okumalar dilerken şu dileklerle sözümüzü noktalıyoruz: siz siz olun engereklere konmayın, ergene’de don aramayın. dişlerinizi fırçalayın ve günde 7 saatten fazla uyumayın. öptük.
Bu dergiye Malatya’dan nasıl ulaşabilirim bilen var mı? 🙁
deli defteri henüz malatya’da satılmıyor, ama abonelik şartları gayet uygun. 6 ay için abone oluyorsunuz her ay evinize geliyor. ayrıntılı bilgi için http://www.delidefteri.com ya da mail için delidefteri@gmail.com