Dergiler iki çeşittir: polemik yazılarıyla gündem belirlemeye çalışan dergiler ile alçakgönüllü bir çabayla kendi yolunda ilerleyen dergiler. Bunun arası yok. Ya sert kavga yazıları kaleme alacaksınız ya da mütevazı bir duruşla kendi yolunuzda yürüyeceksiniz.
Gençlik damarım polemikçi dergilerden yana aksa da büyülü gözlerle ve samimi hislerle onları takip etmekten kendimi alamıyorum. Büyülü gözlerle çünkü dervişane bir eda buluyorum bu dergilerin tavırlarında, davranışlarında. Bir haber metni niteliği taşıyabilecek değerde metinler de yer almıyor değil bu dergilerde. Adeta ‘dergicilik taşrada da yapılabilir’ diyen bunu gözüme gözümüze sokan bir duruşları var. ‘beni al’ diyen, ‘beni oku’ diyen içtenlikli dergiler bunlar.
Elbette Az Edebiyat’tan bahsediyorum. Gürültüsüz 3. sayısını çıkardı AZ EDEBİYAT. Derginin ‘sürprizi’ Hayrettin Orhanoğlu’ydu bizce. Orhanoğlu’yu hep bilmelisiniz baylar. Öncelikle bir şair, kelimenin tam anlamıyla şiirin yükünü omuzlamış bir şair o. Bunun yanında hikayeler ve romanlar kaleme aldı, eleştiri metinleri yazdı, İsmet Özel ve Tanpınar üzerine etraflıca ve derinlemesine düşündü ve yazdı da. Derinlikli felsefi yazılar okuduk ondan. Ancak her şeyden önce dediğimiz gibi bütün bunların üzerinde onun bir şair olduğu vurgusu üzerinde durmak gerekiyor: Az edebiyat’ın bu sayısında Muhayyer Şarkı adlı şiiriyle yer alıyor Orhanoğlu. Soyut ve vurucu bir şiir bu. İnsanı yakan, can damarından yakalayan bir şiiri var Orhanoğlu’nun. Lirik bir duyarlıkla yazılmış, okuru en hassas yerinden etkiliyor.
Şiir gençlerinin duyarsız kalamayacağı bir metin. Öz itibariyle zengin bir felsefi alt yapıya sahip olduğunu görüyoruz şiirin. Yüklü bir entelektüel birikim satır aralarından kendini duyuruyor. Şiirin adının da işaret ettiği üzere koskoca bir Tanpınar var Muhayyer Şarkı’da.
Türkiye’de şiir kamuoyunda böyle bir şair de var ve şiiri iyi biliyor. Cöntürk gibi söylersek şiirin içinde ne var dışında ne var iyi biliyor. Sağlam bir edebiyat anlayışına sahip. Şiir izlerçevrelerinin Orhanoğlu’dan öğreneceği çok şey var.
Hayrettin hoca fakültede hep bir ışık oldu benim için. O ışığın daha gür görülmesi adınadır söylediklerim.
Az Edebiyat’ta dergiye değer katan bir yazıdan da bahsetmek istiyorum. Bir poetika çalışması: Bir Dil Vardır Dilde Dilden İçeri:Şiir Dili. İsmail Karakurt’a ait. Karakurt, kimsenin farkına varmadığı, nitelikli poetikalar yazıyor dergilerde. Modern şiirde geleneksel algıyı da içeren temel dil farklılıkları, modern şiirin diğer sanatlardan dil tutumu itibariyle ayrışan yönleri üzerinde duruyor. Yapı olarak modern şiirin taşıdığı özellikler , şiir dilinin gücü, söz sanatlarının şiir diline katkıları, kelimelerin çağrışım özellikleri ve modern şiirdeki işlevi v.b. konular dertlendiği mesele edindiği konular diyebiliriz.
Az Edebiyat’ta Mehmet Şamil’in ve Adem Turan’ın şiiri üzerinde de durmak gerekiyor. Şamil de Turan da kendi şiirini kurmuş şairler. Adem Turan, ‘Gün Boyu Aspirin’ şiiriyle, Mehmet Şamil ‘Beduh’ adlı şiirleriyle yer alıyor Az Edebiyat’ta. Turan’ın şiiri sert ve coşkulu bir sese sahip. Gündelik hayatın içinden sesleniyor bize. Adem Turan’a has bir söyleyişten bahsedebiliriz artık. Son kitabıyla bunu ispatladı zaten. Şamil’in de özgün bir lirizmi var, Yaşar Bedri’nin şiirinden kat kat uzaklaştı, mesafe katetti. Yalnızca şiire saygı adına görülmesi, okunması gereken şairler bunlar.
Biz ‘kendi yolunda bir dergi’ dedik ama Az Edebiyat kendinden emin bir dergi aynı zamanda. Projeleri var Az Edebiyat’ın. Kemalettin Bal’dan Az Edebiyat Dergisi Yayınlarının kurulacağını öğrendik. Bunu da buradan duyurmuş olalım.
İrtibat adresleri:
azedebiyat@gmail.com
kemalettin_bal@hotmail.com