Altın Portakal’lı Cevat Çapan’ın Şiiri

cevat_capan“Antalya Kültür Sanat Vakfı tarafından her yıl bir şairimize Altın Portakal Şiir Ödülü veriliyor. 12. yılında ödül, “Bana Düşlerini Anlat” adlı eserinden yola çıkılarak Cevat Çapan'a değer görüldü. Altın Portakal Şiir Ödülü verilen şairin şiirlerinin değerlendirildiği sempozyumda sunulan bildiriler kitap olarak yayımlan”dı. “Cevat Çapan Şiiri ve Bana Düşlerini Anlat” adıyla yayımlanan kitap, İkaros Yayınları tarafından basıldı.Kitabın ve sempozyumun açılış konuşmasını, “müslümanca örtünme” karşıtlığıyla tanınan ve yasağın kaldırılması için yasama çalışmaları yapan meclise/hükümete ÜYK başkanı sıfatıyla 'muhtıra' vererek özgürlük karşıtlığında safını belirleyen, şimdi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Mustafa Akaydın yapmış. Bu konuşma, şaire övgü retoriği üzerine kurulduğundan kitabın da özeti niteliğinde. Mahmut Temizyürek, Michael Hulse ve Orhan Koçak bir ölçüde okunabilir bildiriler sunarken diğer bildirilerin, orta öğretim edebiyat öğretmeni ezberciliğini aşamadıkları dikkatlerden kaçmıyor.

 

Ahmet Tüzün, Cevat Çapan şiirinin “anlatı şiir” ya da “öyküleştiren şiir” olduğu savında bulunmuş. Tüzün'e göre anlatı şiirin özelliği, “zaman-mekan çerçevesine oturması, imgeye çok fazla başvurmamasıdır”. Tüzün, Cevat Çapan'ın şiirlerinin yapısı, anlatım tutumu bakımından Ziya Osman Saba, Roni Margulies, Şavkar Altınel ile akrabalık ilişkisinden de bahsetmektedir. Bir başka bildiride aynı ilişkisi (akrabalık) ironik bir biçimde tekrar karşımıza çıkıyor. Bu kez Celal Fedai, Ahmet Haşim'le tinsel bir akrabalık ihdas ediyor. “İkisi de” diyor, “dünyada olup bitene karşı izlenim ve hatıralarla yaklaşırlar”. “İkisi de bu halleriyle 'çağdışıdır”. Celal Fedai bildirisinin sonlarına doğru 'çağdışılık' kavramına tekrar sarılır; bu kez Asaf Halet'in pozisyonundan yararlanma yoluna gider. “Çapan'ın şiir tercihi onu şiir tarihimiz içinde Asaf Halet'in yanına yerleştirmemizi gerekli kılar”. Sözlerini şöyle sürdürür: “Dışarıdan bakan bir göz bu iki ismin ne kadar farklı olduğuna hükmedecektir. Oysa fark, Çelebi'nin bir dandy olarak yalınlığı seçmemesi, Çapan'ınsa aksine seçmesidir. Bana kalırsa ikisi de bakışlarıyla zamanlarının dışına çıkabilmiş iki 'çağdışı'dır”. Belki de çok alkış almıştır bu sözler. Oysa Celal Fedai, bu sempozyuma katılmakla hata yapmış bir katılımcı hüviyetindedir adeta; çağdışı, dandy gibi sözcüklerin sözde olumlu anlamları üstünden 'giydirme' yapıyor izlenimini vermektedir.

 

İlyas Tunç, “Sarsıcı, tedirgin edici değil huzur verici dizelerin şairi” diye nitelendirir Çapan'ı. Mahmut Temizyürek'te bu kanaattedir: “Umut ilkesinin işlemediği tek bir şiiriyle karşılaşmadık daha”… Temizyürek, en önemli tespitini finale saklar: “Cevat Çapan, başka hayatlarda kendi hayatının şiirini bulmuş; bu narsistik çağda zor edinilir bir benliğin şairi olmuştur”. “Umut”, İyilik” süzmecilik, devşirmecilik, halk şiiri, dünya şiir vs. derken diğer bildirilerce de sürdürürlür bu tutum.

 

Tüm bildiriler okunduğunda gerçeklerin aşırı övgülerle, klişe cümlelerle gizlendiği hissine kapılıyor insan. Doğrusu Cevat Çapan'ın şiirleri, tercüme şiirlerine benzemektedir. Yani, şiiriyetten oldukça yoksun, yüksüz, gevşek ve sıradan… Kimbilir, belki de bu gerçek, kitapta yer alan bildirilere etkimiş, vaziyeti idare kabilinden, orta öğretim pasaj-edebiyatı düzeyinden yorumlanmakla geçiştirme yoluna gidilmiştir. Aksi durumda Türk şiirine eşik mi olmuş köprü mü, yeni bir yol mu tutmuş, iz mi bırakmış, irdelenirdi her halde… Hiçbir bildiri Cevat Çapan şiirine bu açılardan bakmıyor, bakamıyor, ima dahi etmiyor, edemiyor.

 

Ödül adetten verilmişe benziyor; kutlamak da adettendir. AralıkŞiirAjansı kutluyor altın portakallı düşlerin şairini…

Bir yanıt yazın