“SANATI DEĞERİ HAKİKAT’TEN YÜKSEKTİR”[1] Metafizikten vazgeçen Nietzsche kültür ve uygarlık sorununu felsefesinin merkezine alıyordu. Üstinsan önce bir filozof ve bir sanatçıdır, yani bir yıkıcı ve bir yaratıcı… Nietzsche’yi tümüyle bir filozof olarak ve sözcüğün tam anlamıyla bir sanatçı olarak görmek olacak şey gibi görünmüyor. Gerçekte, bu tür insanların tanımlamalarında farklı oldukları söylenir genellikle. Filozofta gerçek olan(reel) ve sanatçıda imgesel olan ağır basar. Filozof, hakikati içinde dünyayı betimlemekle yetinirken, sanatçı doğaya Continue reading
Author Archives: admin
Özel ve Yalnızlık
Mahmut Aydın
Hayata dair ayıklığı arttıkça keyfi kaçan bir insanı anlatabilmek ya da ona dair bir yazı üzerinde çalışmak elbette ki zor bir iş. ÖZEL’in, “Henry Sen Neden Buradasın” isimli kitabının, “mazeret beyanı yerine geçsin diye önsöz” isimli başlığı üzerine birkaç söz söylemek/karalamak gerek diye düşünüyorum. Kitabın tümü üzerine söz söylemek daha geniş kapsamlı bir yazıyı gerektiriyor. Kendini üst bir konuma, ‘karşı bir cepheye yerleştiren’ ÖZEL, o karşı cepheden Türkiye’ye bakışını kendine özgü üslubuyla bize aktarıyor. Türkiye’ye bakarken kendisiyle ilgili bilgiler veren ÖZEL, Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne özün de özü olabilecek bir fotoğraf çekiyor. Continue reading
Sühan’sın Didedem
Nilgün Karlı
SÜHAN’SIN DİDEDEM(*) Hepsi şair midirler? Değildirler herhalde. Yazarların birkısmını tanımıyorum da. Sühan adını elbette duydum fakat ilk kez bir sayısıylakarşılaştım. Renk ve biçimce iddiasız fakat sıcak, sevecen duruyor. İçerik herzaman olageldiği gibi tartışılabilir elbette.Bu sayıda şiir üzerine yazmış tüm yazarlar. Dergide şiirin kendisi yok. Oysaşiiri en güzel yine şiir anlatır derler, dikkate almamışlar ama sebebi başyazıdabelirtilmekte: Dergilerde en çok yayımlanan şiir oluyormuş, Sühan ekibi şiirsizde dergi çıkarılabileceğini göstermek istemişmiş. İyi de yayın hayatını sürdürendergilere bakılmalı şu halde, şairler çoğunlukta mı diye. Çoğunlukta ise bundanşikayete kimin hakkı Continue reading
Hece’den Okuruna Mektup Var
Genç Kuşağın Önemli Şairlerinden MUHAMMET ESAT EROĞLU vefat etti
Kertenkele dergisi kurucularından Muhammet Esat Eroğlu 23 Mayıs 2006 sabahı 07.30 sıralarında kendi kullandığı özel aracı ile elim bir trafik kazası sonucu İstanbul’da vefat etti. 1975 Trabzon doğumlu ve KTÜ. Psikolojik Danışma ve Rehberlik bölümü mezunu olan Eroğlu özel bir dershanede çalışıyordu. Yayınına bir süre ara verdikleri Kertenkele dergisini arkadaşları ile yeniden çıkarmaya başlayan Muhammet Esat Eroğlu aynı zamanda Yedi İklim, Düşçınarı, KitapHaber ve MerdivenŞiir gibi dergilerde de yazı ve şiirlerini yayınlamıştı. 24 Mayıs günü ikindi vakti şair ve yazar arkadaşlarının da katıldığı cenaze töreni ile Trabzon / Arsin’deki köyüne defnedilen şaire Allah’tan rahmet diliyoruz. “ yabanın gidip gelmesi bulandırır üstündeki tülü hayal ediyorum yaşadığımız gerçeğin gereğini ey tablet duygusu esenlik dindiren zengin acı kovulduğun yerden erinçle salındı yüzün üstümde parşömenin dudakları filida’nın şermin’in birikiyor şehir buzulları arasında yalpalanarak sıtmanın kalıyor teatraları bulan zazalar haber alınamayarak yüksek burçlar inşa etti havva adım atan yangın yerinde konuk kimdir üç aşırı adamdan başka; musa turhan, zekeriya ertürk, hasan tahsin …………” Muhammet Esat Eroğlu. İçi Ruh Dolu Bir Çarşı-III. Kertenkele dergisi. Mayıs-Temmuz 2006. Sayı 10
Kertenkele Dergisi- 10. Sayı
önsöz ve içsöz’üne, merhaba babında bir ilksöz olarak kertenkele edebiyat ve düşünce dergisi şunları söylüyor; atılan adımların ilkinden başlayarak bir içdökümü yapmak, derginin tarih cetvelini ortaya koymak adına çeteleleri nasıl tuttuğumuzun bilgisini verecektir. ilk altı sayısıyla trabzon ve ordu’da soluk alan kertenkele, bu dönemde gençliğin ve dinamikliğin vermiş olduğu kıvraklıkla oldukça hızlı bir yol alış yaşadı. tanpınar’ın da dikkatle üzerinde durduğu amatör ruhun can verdiği ilk altı sayı belki de küllenmiş olan dergi tarihinde bir kor olma özelliğini yaşattı. profesyonel olmak detayları gözden kaçırtıyor insanoğluna yani artık taşlar yerine oturuyor ve sarsıntılar için oturup Continue reading
“Şehirdeki İzlerimiz” Ondaki Hayal ve Hatıralarımızdır
Adem Ertan
-I- Herhangi bir şeyin gönüllü parçası olmaktan tutun da onu sahiplenmeye kadar varan aidiyet yelpazesinin tam ortasına, “merkez hattı”nda sizce ne olmalı?Hangi olmazsa olmaz özellik olmazsa insan kendisini bir yere ait hissedemez de kendisini orada hep bir misafir, hatta…hatta bir sığıntı olarak görür? Bence bu sorunun, aidiyet yarasının veya daha doğru bir ifadeyle “aidiyet yokluğu”nun varlığı, hayal ve hatıra yokluğu ile paraleldir. Continue reading