İhsan Deniz’in ‘Yaz Tutulması’ Şiiri Üzerine

Bir Şiir İçin Yer Altı Notları: Bir şiiri tüm katmanlarıyla aradaki zaman-mekan-özne bağıntısını yoksayarak metni mutlak nesneleştirerek ikinci elden çözümleme girişiminin, doğrultucu, seçik, akla yatkın, yanlarının olduğunu düşünmek güç. İzleyebildiğimiz kadarıyla şiiri sahici,mutlak bir temelde ihdas ve ihsas etme yetkinliğini gözle görülür bir tarzda dışsallaştıran İhsan Deniz’in Bozgu Siperi adlı kitabının kapsamında anılan Yaz Tutulması adlı şiirini değerlendirme çabasını gösterirken de aynı sorunu hissedip hissettirmek kaçınalmaz olarak vuzuha çıkıyor. Üç bölümlük yaz tutulması "uzun yaralı bir yaz geçti aramızdan ,ağır , kocaman , dipten ve yüklü geldi" dizesiyle Continue reading

Televizyon İnsana Düşman

Televizyon İnsana Düşman:Televizyon diğer kitle iletişim araçlarına mikyasla tüketim kültürünü empoze eden vasıtaların en yaygını.Arızi, kullanıldığı alanlarda değerler örgüsünü yoksayan, bozan, dönüştüren, değiştiren, hatta yeniden oluşturan bir yapısı var.Görüntü ve ses özelliğiyle bilgi kaynaklı bir donanım olması, yaratılmışlar arasında yalnızca insanı merkeze almasıyla da açıklanabilir.İnsani özün zihin aracılığıyla gündelik yaşamda kılıktan kılığa girebilmesinin remizi,bir çeşit yanılsama. Tekniğin getirdiği, çağrıştırdığı imkan ve olasılıkların sahte bir sahiplik Continue reading

Henry İçimizde Bir Yerlerde


Henry İçimizde Bir Yerlerde:İsmet Özel kuşku yok ki soy bir şair.Ve bütün soy şairler gibi kendi varlık ve varlık amacı hakkında düşünen, sorgulayan, irdeleyen bunu esaslı bir yapısal bütünlükle biçimlendiren, izahat ve belagat yetkinliğine de sahip önemli bir isim.Sosyalist görüş açısıyla yayınladığı şiirlerde de İslamcı anlayışı benimsedikten sonra yazdığı denemelerde de bu yapı bütünlüğünün dokularını gözetlemek mümkün. Mezkur tamlığın şahsiyet sahibi olma yönünde saflık ipuçları taşıdığını belirtmek gerekiyor ilkin.Yoksa kotarılmış, devşirilmiş ancak özden Continue reading

Yüzünü Hayata Dönen Dergi


Yakın zamanın, doksanlı yılların son kertesine gelindiğinde şahitlik ettiği siyasal kırılma dönemini her ne kadar geride bırakılan bir kısmi ana tevil etmek güç değilse de, söz konusu döneme benzer koşulların bir süreçler öbeği halinde deveran ettiğini düşünmek de taşıdığı doğruluk payıyla aynı oranda savlanabilir. Sözü edilen dönemin içine doğup bir süre soluklandıktan sonra yeniden yüzünü hayata dönme hazırlıkları yapan bir dergi Edebi Pankart.Tanıtım sayısından son sayısına kadar canlı olmanın o dipdiri heyacanını yaşayıp hissettirebilmiş bir yayın.Ali Emre, Kamran Deniz, Süleyman Ceran, Burhan Gökçe gibi isim(imza)lerin kişisel özverileriyle hayat bulduğu anlaşılan dergi “uzlet köşelerinde kalmış salon kültürünün tenha sözlerini pankartın sokağına taşıyıp kapısını açmak” gibi bir işlev (denge) de taşımıştı geçtiğimiz yıllarda. Anadolu dergiciliğinin sıklıkla sorgulandığı gündelik ve söylevsel edebiyat nutuklarına nisbet;gerçeğin, doğrunun, sahih ve doğal olanın insan olmakla kazanılan ortak bir kimlik yapısında bütünleşebileceğine inancı ve inadıyla söz sahipliği yapmış, hala üzerlerinde yansıyan getto yansımasını atamamış buna rağmen seçkinci ve bilirkişi pozlarına bürünmekten imtina etmeyen merkezilik safsatasına,snopluk ve özentiye de salt yayınlanmasıyla bile cevap teşkil ediyordu. Şiir, öykü, deneme, eleştiri gibi alanlarda yaklaşık üç yıl boyunca ürün veren dergi, kendi yazar kadrosuyla birlikte değişik dergi ve kitaplardan tanıdığımız şair ve yazarlara da kapılarını açık tutmuştu.”Düşkünlüğün, sinikliğin ve yabancılaşmanın” karşısında bir tutum geliştiren yayın, çıkış amacını da “selim bir aklın, sağlam bir yüreğin, onurun ve insan kalabilmenin” nitelikli yanlarına dokunarak özetliyordu. Önceki döneminden farklı olarak içinde bulunduğumuz şu dongun ve durağan günlerde yeniden yayınlanma aşamasına giriyor Edebi Pankart.Sivas merkezli çıkarılacak olan dergi, umulur ki sahih söze hedeflediği katkılarda yeniden bulunabilsin.

(Aralık dergisinin 17. sayısında (2004 haziran-temmuz-ağustos) yayımlanmıştır

“Kültür ve Dil” İzleğinde Mehmet Kaplan


Tanzimatın eşiğinde tomurcuklanan kültürel değişme daha sonraları siyasal, sosyal ve devlet erkinde ortaya çıkan kırılma hareketleriyle palazlanma sürecine girmişti.Henüz miadını tamamlamamış ve çok daha mündemiç açılımlarla dallanıp budaklanmış kültürel köksüzlük ve kaos ortamı, değişik yabancılaşma, farklılaşma vasıta ve yaklaşımlarıyla gündelik hayatın tastamam orta yerinde arz-ı endam etmeye devam ediyor.Kıymetler sisteminin eni konu sarsıldığı, birleştirici noktalarda odaklanacak yerde, yeni ve yapay ayrışma nedenlerinin sürekli bir dayatışla Continue reading

Şiir Ne Şair Kim


“Kendilerini Tanrı sanıyorlar.. ama satıyorlar da.. yaşam herkes için çok zor.” -A.Camus- Yukarıdaki epigraf bizim yüklediğimiz anlamıyla kültür endüstrisinin lokal bir çözümlemesi olarak algılanmamalı.Hatta böyle bir mekanizmanın işlerliğinden bahis açabilmek bile Donkişotvari bir sataşmanın gülünçlüğüne sürükleyebilir iddia sahibini.Yazınsal erk,yazınsal saygınlık,yazınsal ödünsüzlük siyasal olarak da iktisadi olarak da ideolojik olarak da Continue reading