Mevlana’nın Sesi Hakikatin Sesi

Mevlana’nın Sesi,Hakikatin Sesi

“Can nedir?Hayırdan,şerden haberdar olan,lütuf ve ihsana sevinen,zarardan yerinip ağlayan şey.
  Madem ki canın sırrı,mahiyeti,insana hayrı,şerri haber vermede…şu halde hakikatten kimin daha ziyade haberi varsa o,daha canlıdır.”

Kimimiz sıkı ve çetrefil ilişkilerin olduğu kalabalık ve yoğun şehirlerde yaşıyor,kimimiz durgun bir deniz yüzeyi gibi billurlaşmış bir sessizliğin ortasında,kendi can’ına,kendi akl’ına,kendi ruh’una dikkat kesilmiş müsekkin bir kıyı kasabasında,kimimiz taşrada bir ovanın bir bozkırın ortasında,tabiatin sükun verici şefkatine mahzar,kimimiz bir otoyol kavşağında araba gürültüleriyle müzmin;‘dünya’ denen macerada yazı’mızı okur,yaşar,sökmeye çalışır,tedris ederiz.Herkes hakikatin yazı’sıyla mühürlüdür bu evrende,saat çalınca tedrisatı tamamlayıp kalkar gideriz. Continue reading

Yasak meyve 28 ve görsel şiir

Yasak Meyve 28 ve görsel şiir

yasak meyve dergisinin 28. sayısısı çıktı. bu sayının dosya konusunu ‘görsel şiir’ oluşturuyor. dosya konusun görsel şiir olması gayet iyi oldu. bu alanda daha fazla yazıya ve çalışmaya ihtiyacı var türkiye’nin. tabiki yazma kadar okumaya da ihtiyacığımız var bu alanda. ihtiyacı poetikhars ve bununla ilintili siteler, bugüne kadar büyük bir performansla sağlamaya çalıştı, çalışıyor. ama oradaki yazıların istenen düzeyde okunup üzerine düşünüldüğü, kafa patlatıldığı söylenemez. bu işin de meşhur türk tembelliğine ve birikimsizliğine rastgeldiğini söyleyebiliriz. Continue reading

Ergin Günçe’nin Şiir Irmağı

ERGİN GÜNÇE’NİN ŞİİR IRMAĞI(*)
 
"Aklımla ben birbirimizi oynatıyoruz

Tarlam yağmura, esintiye, deliliğe açıktır"
 

İlk bakışta çağrışım düzeyinde bir şiir olarak ortaya çıkıyor Ergin Günçe’nin şiiri. Yukarıdaki iki dizenin uyardığı yansılar da " kolay kolay ulaşılamayacak pırıltılı bir zekânın, engin bir hayal gücünün " işaretlerini veriyor, Ülkü Tamer’in söylemiyle. Gencölmek ve Türkiye Kadar Bir Çiçek’teki şiirler, mezkur dizeler gibi daha nicesinin kapsandığı, sözün akışkan damarının somutlandığı kavşaklar. Continue reading

Dünya Evi ve Esaslı Bir Bağ Olarak Yüzük

         Bu dünyaya ne halimiz varsa görmeye gelmedik, halimizi öğrenmeye geldik.Dünya hali dediğimiz insanlık durumu içsel ve dışsal olanı da içinde barındırır.İçsel olan dışsal,dışarlıklı olanın bir yansımasıdır ya da iç evrenimizde yaşadıklarımız dışa doğru bir açılım gösterir.İçimizden dışımıza doğru açıldığımızda bizi nesnel,katı,sert ve soğuk bir gerçeklik karşılar.Kainatta her şey birbiriyle bağlantılı.Yaşadığımız ‘dünya hali’ içimizde olanın bir göstergesidir.İçimize,ruhumuza bir değerlilik atfedersek dışımızdakiler de(kainatın her bir unsuru) bir anlama kavuşur.İnsan da zaten bir anlam sahibi değil midir?İşte bizler,ademoğulları olarak bir anlam elde etmek,bir anlama sahip olmak için koşturur dururuz. Continue reading

Şiir, Uygarlık ve Toplum Üzerine

"Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri"
                                           M. Akif

Uygarlık düzleminde şiir katışıksız ve saf İslâm inancının yanı sır; ongun, sorunsuz, yıkıntısız, köklü, samimi ve kendinde bir toplum düşünü de idealize eder. Bu meyanda Mehmed Âkif’le basamak oluşturduğunu düşünebileceğimiz çöküş hâleti karşısındaki içerden ve kemikli duyarlık, savımızı örneklendirmede sağlam bir temellendirme olarak da düşüncemize yol bulduruyor. Continue reading

Şiirin Söylediği

Kaos gizil bir hükümranlığı, hissettirmeden de olsa yaşamın değişik alanlarına nüfuz ettirebilen karartılı görünümünü üzerimizde sürekli bir dayatışla belirginleştiriyor.İçinde bulunduğumuz dönemin kendine özgü gerek ve gerçeklikleri nispetinde, gönülden geçmeyen ancak her vakit burun buruna olduğumuz, olabileceğimiz hantal bir görünümü. Continue reading

Çatışmanın Şiiri

"Sanatçının dünyası, diri bir çatışma ve   anlaşma dünyasıdır"(Albert Camus)                                                                                                                                
 
Modern dünyanın iç evrene olan müdahalesi karşısında kendini koyu bir çatışmanın ve kutuplaşmanın ortasında bulan modern insan, yaşamakta oldu­ğu hayatın içerisinde bir çıkış yolu, bir kanal arayışına girmekten iç ben’ini uzak tutamayınca, sızısına ve iç bulantısına merhem olacak bir kaynağı bul­manın zorunluluğuyla karşı karşıya kalır. Akletme çare değildir, çünkü bir iş­levi kalmamıştır onun bu devasa acı kütlesi karşısında. Mantık? Ucuz hesap­lar içindir. Parçalanmış bir bilinçten bütün bir bilince ulaşmanın hiç mi yolu yok? Medeniyetler kurup medeniyetler yıkan Batı’nın bu ‘kırık aklı’yla bir düzlüğe çıkılmaz kanısındayım. Kalp’tir çünkü üzerinde önemle durulması gereken cevher. Akıl’ın kalp ile olan diyalogundan bir sükûnete erişebiliriz. Şiir sanatı söz konusu olduğunda iş biraz çetrefilleşir tabiî. Continue reading