Sezai Karakoç’ta merkezileşen Büyük Diriliş Şiirinin son halkasını oluşturan, şiir sanatında kendine özgü bir şiir kavrayışı olduğunu bildiğimiz bir şairdir Kâmil Eşfak Berki. 40 yıla yakın bir emeği vardır şiirimize. Genel şiir kamusunda saygın bir konumu olduğu bilinir. Ancak yine de bu güne kadar etraflıca konuşulmamıştır şiiri ve düzyazıları. Yorulmak bilmeyen bir çaba. Titizlik. Ciddiyet. Bu üç tanımlama en çok, İsmail Demirel’in işaret ettiği üzere Berki ve şiirine yakışıyor. Continue reading
Category Archives: şair-şiir-yazar
Eskittiğimiz Yalnızlıklar İşe Yaramıyor: Edip Cansever’in Poetika Sözlüğü
Eskittiğimiz Yalnızlıklar İşe Yaramıyor:
Edip Cansever’in Poetika Sözlüğü
“Benim giysilerim başka bugün: Sıkıntı, suçluluk duygusu, bir tuhaf acı”
(Edip Cansever)
Acı: Bir bakıma acı olmayan ne var? Biz isteyelim de, herhangi bir şey acı olmasın; bir olay, herhangi bir şey… İnsan acıdan yapılmıştır; demenin çok yüce bir anlamı var (59).(**)
Ahmet Hamdi Tanpınar: Ortaokuldayım. Tanpınar’ın kardeşi Kenan Bey velim (66)
İlk kitabımı, İkindi Üstü’nü o sıralar çıkarıyorum (..) Önüme gelene veriyor ya da yolluyorum. Varlık’ta Melih Cevdet’in kısa bir tanıtması çıkıyor. Seviniyorum. Orhan Veli, sanırım adı “Karikatürden Şiir” adlı bir yazı yazıyor. Benim bir mısramı alarak, böyle mısra yazılmaz anlamına bir şeyler söylüyor. (..) Oysa şimdi mısra hep böyle yazılıyor. Ha, kitabı yayımlamadan önce Tanpınar görmek istiyor, bir ramazan günü, Tünel’de Narmanlı Yurdu’ndaki yerine gidiyorum. Çay fincanlarının içinde kahve getiriyor ve başlıyor okumaya. (Merakla bekledim, bekledim. Bitirdi, gözlüğünü çıkarıp masaya koydu. Ve dedi: Bunlar çok güzel şeyler, ama çok. Ne var ki hiçbir şiir değil”. Hiçbir şey anlamadım tabii. Bütün odayı röprodüksiyonlarla doldurdu, bana uzun uzun resim anlattı, müzikten, Valery’den söz açtı. Bir süre sonra çıktım. Doğru Haşet’e gittim. Bir sürü resim aldım, Valery’nin Melange’ını aldım. Ertesi gün bir Fransızca hocası tuttum, aylarca ders aldım (67).
Alkol: Alkolle işleyen bir saatim var şimdi. Kimi zaman sabahlıyorum (57).
Bugüne kadar içkiliyken tek satır yazmış değilim. Ben çok sağlıklı bir kafayla yazarım. Hem sağlıklı bir kafayla, hem de küçük, ufak tefek mutluluklarla şiir yazmayı deniyorum, ya da yapabiliyorum. Alkolle katiyen. Alkol beni tamamen uyuşturur (299).
Continue reading
ÖLÜM SİVİL DOLAŞIR: Ece Ayhan’ın Poetika Sözlüğü
“Bu toplumdan, bu tarihten olmaktansa ‘doğal’ bir adam olmayı seçiyorum ben”
“Eski bir sefine gelip hesap sorabilir, baştan ayağa beyaz giyinmiş adamlara”
"Taşlara tutunan incir ağaçları olmaktan çoktan çıkmışız çıktık. Sayılmayız parmak ile”
A Dergisi: D Özlü, K. Özer, E. Öz, H. Yavuz, Engin Erten çıkardıkları a dergisi’nde bize (İkinci Yeni kastediliyor-sekoya) “çürük yumurtalar” diyorlardı (SDK; 20). Bkz. İkinci Yeni.
Açık Şair: ‘Açık Şair’ diyedir bir şey yok bence. Fransızca’da, İngilizce’de, Almanca’da da… ‘açık şairler’ deyimine rastlamadım hiç. Doğrusu, arka sokaklara sapmış olabilirim (D; 48).
Ahmet Haşim: Ahmet Haşim, bir ‘ebru sanatçısı’ olsaydı (ki bana göre öyledir) işimiz daha kolay olurdu belki. Şiir’i, meramları başka şeyler olanlar kullanmazlar tarihte yalnızca. Duygulu ve de sözgelimi ‘elleri’nden hoşnut olmayan insanlar da kullanabilir. Şiir yazarak kendilerini arkadaşlarına, kız arkadaşlarına beğendirmeye çalışmak herhalde yaşamın bir boyutudur (D; 111). Continue reading
LİRİZME ÜÇ KİTAP
KENDİNE DAİR OLMANIN YANINDA:NURETTİN DURMAN’IN LİRİK ŞİİRLERİ
Şiirleri ‘topyekün insaniyete çağrı’ olan şairlerin somut olarak varlığı Türk şiirine bir zenginliktir.Modern Türk şiiri,insan oluşun şiiridir haddizatında.Aynı zamanda modern Türk şiirinin verimlerini her okuyuşumuzda,insanlığımızın pekiştiğini ve zenginleştiğini hissederiz.Bu his ve duygulanım,zorbalıkların,vicdansızlıkların.kibrin ve inadın bir gün yok olacağı umudu aşılar bize.Modern Türk şiiri okuru, ‘acımasız darbeler’in sonu olacağını,acının bir gün ilga edileceğini,metni okuyarak yaşar ve hisseder.Okur için önüne sürülmüş her metin,her şiir,yukarıda ifade ettiğimiz gibi,bir çağrı hüviyetini taşır.Bu kimlik(şiirle özdeşim kurma,hemhal olma,değişme-dönüşme) aynı zamanda muhatabında(okur)bir beklenti iklimi,birliktelikten doğan bir umut atmosferi oluşturur. Continue reading
Şiirin Sahici Gündemine Dair Bir Kitap: Şiirimizde Milenyum Kuşağı
Şiirin Sahici Gündemine Dair Bir Kitap:
Şiirimizde Milenyum Kuşağı(*)
Utku Özmakas, 2000’li yıllar Türk Şiirinde değişim olgusunu çağa özgü göstergeler bağlamında dikkate alan, gerek kendi nesilleri gerekse evvelki nesillerle aralarındaki farklılıklarıyla dikkat çeken şairlere Milenyum Kuşağı adını veriyor. Kuşkusuz bir akımdan söz etmiyor yazar, edilemez de ama yine de en önemli niteliklerinin bireysellikleri olmasına karşın söz konusu çağımız şiirindeki farklılıkları tespite çalışıyor Şiirimizde Milenyum Kuşağı adlı kitabında. Eleştirinin çağına müdahale etmesi gerektiği görüşünden çıkış yapılıyor. Böylece çağının tanığı olmak klişesine karşı, çağının sorumluluğu altına girme cesareti gösterilmiş oluyor. 1975 yılında ve sonrasında doğan şairler çalışmaya dâhil edilmişler ki bugün için en yaşlısı 33 yaşında olmaktadır. Bu yaş sınırının da şiirsel verim açısından yeterli olduğu açıktır. Continue reading
Söz’ün Kayıp Hanesi:Ahmet Oktay’ın Poetika Sözlüğü
Söz’ün Kayıp Hanesi: Ahmet Oktay’ın Poetika Sözlüğü (*)
“Her zaman aktarılamayan bir şeyler kalır. Her kişisel söz’ün küçümsenemeyecek bir kayıp hanesi de vardır. Söz’ü sahici kılan aynı zamanda bu kayıplar hanesi’nin keşfedilmeye açık içeriğidir “. (İmkânsız Poetika)
…
Ajitasyon: Politik/ideolojik ajitasyon daha imgesel bir düzlemde de gerçekleştirilebilir (İP; 228).
Amaç Sahibi Olmak: Risk almanın önkoşulu amaç sahibi olmaktır (İP; 225).
Anlam, Şiirin Anlamı: Şiir ancak dilde ve imgede var olur. Şiirin anlamı dediğimiz şey, dışarıda bulunan bir anlam değildir; dilden ve imgeden başka bir şey değildir o (İP; 240). Bkz. Dil.
Anonimlik: Anonimlik (..), şiirin baş düşmanı değil midir? Şiir, en siyasal görünüşlü halinde bile, tek başına üretir. Bir yalnızlık sanatıdır. Sözcüklerin anonim ve ortak kullanımdan kurtulduğu, özgürleştiği yerdir. Sözcükler şiir halinde kamuya dönerken, başka bir dünyayı imlerler, orayı dillendirip adlandırırlar. Şiirsel imgelem, belirli bir izlerçevrede hemen alımlanabilecek, ortak, kabul bulacak söylemsel öne sürmelerle iş görmez. Varlığı önceden kabul edilmiş, özellikleri üzerinde ortak kanıya varılmış bir gerçekliği yansıtmayı öngörmez şiirsel imgelem, başka gerçekliğin üretilmesini öngörür (İ.P; 21, 22). Continue reading
Hüseyin Cöntürk’ün Şiir Görüşü
Giriş
Türk şiiri eleştirisinde Hüseyin Cöntürk deyince akla nesnel-bilimsel eleştiri gelir,nesnel-bilimsel eleştiri deyince de Hüseyin Cöntürk’ün şiir görüşünü hatırlarız.Cöntürk şiir üzerine görüşlerini ‘Çağının Şairi’ adlı kitabında bir araya getirmiştir.Cöntürk’süz bir ikinci yeni,ikinci yenisiz bir Cöntürk de düşünülemez.İkinci yeniyi kökünden düşünmek,temelden kavramak istiyorsak Cöntürk’e başvurmak zorundayız.’Çağının Şairi’ kitabı,şiir eleştirisini ciddiye alan herkes için temel bir başvuru kaynağıdır.İkinci yeniyi okumak,kavramak ve anlamak için ‘Çağının Şairi’ kitabı önemini bir kez daha belli eder.Bu bellilik alanı içinden Cöntürk objektif bir bakış getirir şiire.Modernist şiirin doğasına ilişkin beğeni ölçütleri geliştirir ve yine bu kitapla birlikte modernist şiire dair yeni bakış açıları ediniriz.Cöntürk’ün şiire yaklaşımı,kişisel yargıların ötesinde,bir bilim adamı disiplini üzerinden temellenir.Yarı öznel yargılar barındırsa da son derecede ciddi ve tarafsız bir bakış açısıdır bu.Bir edebiyat mühendisidir Cöntürk,titiz bir yol alıştır eleştiride.Önce teorisini belirler,bu belirlediği teori uyarlama niteliği taşısa da dönemin koşulları düşünüldüğünde ciddi bir atılımdır.Bu bağlamda Hüseyin Cöntürk’e Türk edebiyatında modern eleştirinin başlangıcı diyebiliriz.Biz bu yazımızda modernist eleştirmen olan cöntürk’ün şiir görüşünü ele alacağız. Continue reading
Obscurum Per Obscurius, Ignotum Per Ignotius: Enis Batur’un Poetika Sözlüğü
Obscurum Per Obscurius, Ignotum Per Ignotius:
Enis Batur’un Poetika Sözlüğü *
“Şairin beyaz derilisine, gerçek bir şairse aradığınız, rastlayamazsınız.”
“Şiir, birdenbire yazılsa bile, birdenbire yazılamaz.”
(Smokinli Berduş’tan)
Adlandırmak: Adlandırmak, imlemden anlama, adlandırmaya doğru adım atmaktır (SD; 66). Bkz. Anlam; Anlamlandırma.
Ahmet Hâşim: Yapıtını simgeciliğin, izlenimciliğin hizasına yerleştirenlerin görüşüne katılmıyorum: Onlardan ne akmışsa akmıştır şiirine, hattâ nesrine; gene de Hâşim’i bir post-romantik saymak gerekir: Büyük rahatsızlığı’na bakıp (SB; 167).
21 Şubat 1918’de, mart yerine ocakla başlayan garbî takvimin gelmesine 26 Aralık 1925’te yürürlüğe giren alafranga saat eklenince Hâşim’in poetik kronometresin bozulmuş olduğunu unutmamak gerekir. Hayat ve şiir, koşut değişimlerin eşiğindedir (SB; 170).
O yaşamın gerçeklik düzleminden kopmuş, imgelemin derin, alacakaranlık, geceye komşu bölgelerinde serpilecek bir şiirin, sanatın peşindeydi (SB; 171).
Ahmet Oktay: Bkz. Sarhoşken Yazmak. Continue reading
Ateş Bandosu
Doksanlar ve sonrasında yazılan şiirin, Türk Şiiri’nin durgunluk dönemi olarak adlandırabileceğimiz Seksen Kuşağı süreğinde ortaya çıkmış olmasına karşın bu dönem şiirinden hemen hiçbir etki almamasını tek tek iyi şairlerine rağmen Seksen Kuşağı’nın şiirde dikine bir açılım kazandırma gücünden yoksun oluşuna bağlayabiliriz. Varlığından söz edebileceksek modern şiirin özellikle dolaşımda olan bölümü için en çok izlenen ve etkisi en çok hissedilen ayağı; İkinci Yeni’nin sakınılması zor bir kanal ve tercih imkanı olarak ortaya çıktığına vurguda bulunmamız gerekir. Continue reading
ÇAĞININ ŞAİRİ: Hüseyin Cöntürk’ün Poetika Sözlüğü
ÇAĞININ ŞAİRİ: Hüseyin Cöntürk’ün Poetika Sözlüğü(*)
“İyi şairler, yalnız değişmenin vaktini bilmekle, bulmakla kalmazlar,
değişmenin ancak değiştirmekle dengelenebileceğini de bilirler.
Yenilik bayraklarını açmaları, yenilik kavgalarına girmeleri bundandır” (Deyince’den)
Antiphony Şiir: Bkz. Ece Ayhan Tipi Şiir.
Araştırmacılık: Bkz. Yeni Şiirin Niteliği…
Asıl Şiirin İmkânı: Bizce en önemli şiir, biçimle özün bir bütün kurduğu, birbirine yeter olduğu, hal meydana getirir. Fakat bu halin çağa uygun doyurucu ürünler verebilmesi için ortada doyurucu özlerin, doyurucu deyiş biçimlerinin bulunması şarttır. Bu o demektir ki, özlerin doyurucu olabilmesi için onların zenginleşmesine, biçim üzerine baskı yaparak biçim üzerine baskı yaparak biçimi özden bağımsız hale getirmesine; öte yandan da, deyişin işlenmesi için onun yenilenmesine imkân verecek şekilde özlerin bağımsızlığını kazanmasına ihtiyaç vardır. Özle biçimin egemenlik yolunda bu diyalektik çatışmaları olmasa, bizce, şiir dediğimiz varlık güç kazanamaz (I/157, 158)(**). Bkz. Edebiyatsal Biçimler; Çağının Şairi; Yeni Şiir.
Ataç, Nurullah: Biz ileri bir şiire ona bağımsızlık tanıyan bir görüşle varılabileceğine inanmaktayız. Ondandır ki şiirin bağımsızlığını savunan yazarlarımızın başında gelen Ataç’ın edebiyatımıza yaptığı hizmeti saygı ile anmaktayız (I/179). Continue reading