Şiir ve İnanç Bahsi: Şair İlhami Çiçek

 

"Anlar birbirini kovalıyor ve biz buna zaman diyoruz. Narin kesitler… Devine devine saatleri, mevsimleri, yılları
oluşturuyorlar. Hep akarlar mı böyle? Yoo, hiç de zorunlu değiller. Kesilebilir de bu akış, başa alınarak yeniden
yaşatılabilir de. Ben anın içindeyim ve sorumluyum. Seçebilirim; bu konuda donatılarak yaratılmışım. Zaten sorumluluğum da mutlaka seçim yapmamı gerektiriyor."* Continue reading

Fark Ontolojisinin Kutsal Filozofu

Sadık Erol ER*

   

                    Her zaman kuvvetlileri zayıflara karşı korumak gerekir
                                                       Nietzsche

                                      Yaratıcı yasa koyucudur-dansçıdır
                                                        Gilles Deleuze

1960’lardan sonra Nietzsche’nin maskeler halinde Kıta Avrupa’sı felsefesine geri dönüşünde önemli bir uğrak noktası olan Parisli entelektüel çevreler, Nietzsche’nin kendi ruhsal soyunun Ren’in batısında ikamet ettiğini hissetmesini haklılaştıracak şekilde metinlerini cesur ve coşkulu okumalara tabii tuttular. Marksist, varoluşçu ve fenomenolojik biçimlerin yanı sıra dilbilimde Ferdinand de Sassure’den esinlenen Claude Lévi Strauss, Jacques Lacan ve Louis Althusser gibi yapısalcılar, Freud ve Marx’ın yapısalcı anlamda keşfi ve Heidegger’in Nietzsche’yi yeniden ele geçirmesiyle birlikte beliren postyapısalcılar için Nietzscheci corpus daima önemli bir referans noktası olarak kabul edildi. Continue reading

İmparator ve İmparatoriçe’den Şiirli Kutlama

"TOKYO (A.A) – Japon İmparatoru Akihito ile İmparatoriçe Mişiko, Japon geleneğine uygun olarak, aile açısından 2006'ya damgasını vuran olayları klasik şiirler okuyarak kutladı. İmparator ve İmparatoriçe'nin kutladığı olaylar arasında en önemlisi, 40 yıl aradan sonra bu sene tahta, bir erkek varisin doğmasıydı. 73 yaşındaki İmparator 5 klasik şiir okurken, 72 yaşındaki İmparatoriçe 3 şiir okudu."

Yukarıdaki paragrafta asıl anlatılmak istenen nedir?

A) İmparator ve imparatoriçeler şiir okuyunca hapse atılmaz.
B)
Türkler şiirlerle yatıp kalkan bir millettir.
C) Bülent Ecevit de şiir yazmıştır. Continue reading

Nilgün Marmara Şiirinde Anlam Duyarlılığı

"Bir herşey, bir hiçlik"

Başlarken, buradaki kısa okumanın Nilgün Marmara şiirine yönelik
teknik ya da içeriksel çözümlemeler getirme, yargıya dönük
temellendirmeler sunma, bu dolayımla biçimselleştirme maksadını
taşımadığını açıklamalıyız.Belki başlangıçtan bu yana şiirin
konuşulduğu her alanda vurgu yapılmış olan anlam bileşenine Nilgün
Marmara şiirince aralanan kapıdan dağılmış çağrışımlara göz gezdirme
çabası olarak nitelenebilir bu çaba. Continue reading

Zarifoğlu Şiirinde Kökler Üzerine Bazı Dikkatler

 

 "Can kamaram

Yalnız göğsüm değil

Hayat var kaçıp bıraktığım zamanlarda da

Ölmek koşup varmak mıdır oralara"

Anlamla ilgili klişe söylem ve kaygıların Zarifoğlu şiirini sorgulamada merkez alınmasının, Şairin de bıkkınlık getirip içten içe küçümsediği bir ilgi kaymasının etrafında döndüğünü biliyoruz.Esasen bir şiirden nesnel ve ortak bir anlam Continue reading

Hilmi Yavuz ‘Zaman’ı

Zaman gazetesinin eki olan "Kitap Zamanı'nın yeni sayısı(Sayı 9
02 Ekim 2006
) yayımlandı. Zaman gazetesinin kültür sayfasına Hilmi Yavuz müdahalesi çok açık görülüyordu. Şimdi ise kitap ekinde bu müdahaleyi ayyuka çıkmış şekilde görebiliyoruz. Yavuz pervanesi bildiğim üç isim(başka isimler de olabilir yani) bu sayıda yerlerini kapmış. Hilmi Yavuz'un klasik tavrı bu. Kendi etrafında yuvalananları beslemesini iyi biliyor. Bunu hiç ödülsüz bırakmıyor. Zamancılar da böyle bir müdahaleyi kendi duruşlarına(var mı böyle bir şey!) yedirebiliyorlar aynı zamanda. Belli ki onların da bundan aldıkları bir nasip var!

Aynı müdahaleyi TRT2'de yapılan programında da yapıyor Yavuz. Kendisiyle irtibatı olup da hiçbir zaman kendi imkanlarıyla devlet televizyonunda programa katılamayacak insanları(Yavuz'un taşra şubeleri) TRT2'deki programına çıkarıyor. Ne kadar pervane olursanız o kadar nema alıyorsunuz işte! H.Yavuz bunları düşünerek son kitap falsosunda 'ahlaki tavır'dan bahsediyor, söylediklerini ahlaki bir gerekçeye dayandırıyor. Tabi bu Hilmi Yavuz ahlakı olarak!

Son olarak o pervanelere şunu diyebiliriz: Biraz daha gayret arkadaşlar sizi de Türk Edebiyatının o iğrenç sayfalarına yazmaya az kaldı. 

Ahmet Oktay: “Popüler Kültür” Üzerine Çıkarsamalar

    Şiirde Mavi Hareketi’nin etkin isimlerinden biri olarak anılan Ahmet Oktay, Toplumcu ve İkinci Yeni şiirleriyle de ilişkilendirilmişti. Kuramsal denemeleriyle eleştirel bakışı önceleyen yazar, Ülkü Tamer’in bir gazete yazısındaki görüşüyle koşut: yazarlığı önemsenmesi gereken ve şairliği yazarlığına başat bir isim olarak tanınıyor. Continue reading

Uyar’ın Mutsuzluğu

*Beni yandan yana döndüren mutsuzluk*

    Turgut Uyar’ın şiir dili öteki yeni şiir öncülerine oranla daha koygun, lirik ve sade bir
usare içeriyor. Su metaforunun yoğunluklu olarak işlenişi de içsel bir duyarlığın işaretlerini veriyor. Yaşamın içindenderinlikli bir söyleyişin umutsuzluğa salınımı gibi bir izlenim edinebiliyor Uyar okuru.     

    Bu duyarlığı İlhan Berk ve Cemal Süreya dışında kalan yeni şiirin tüm ustalarının
şiiri ihmal etmeden genişlettiği söylenebilir. Söz gelimi Edip Cansever’deki görece yüzey ve umarsız, Ülkü Tamer’deki saf olana dönük söyleyiş benzer yaklaşımın farlı boyutlardaki üretimi olarak algılanabilir.  

    Şairde aynı duyarlığı fevkaladelik boyutunda bir imge gücüyle şiir dilinin uç noktasına taşıyan yoğunluk damarının egemen olduğuna değinmeliyiz; konuşma dilinin imkanlarını şiir yüküyle hemhal kılmanın.   

    Dünyanın En Güzel Arabistanı’yla açımlanıp son yazılanlara kadar devam eden bu şiirsel gizilgüç elbetteki tek bir konu etrafında dönüp dolanmayı gerektirmeyecek kadar zengin. Ancak mutsuzluğu Uyar’ın miri malı kılan dokunulmaz maraziliğin neredeyse okunulan her dizeye sindiğini görmezden gelmek de "bütün mümkünlerin kıyısı"nda yer kaplamıyor.   

     "Bana hüzün ver beni kucakla beni hep tazele
     Ey üzünç artık nasılsa bir seni almışlar içeri"

(Bu yazı aralık dergisinin 18. sayısında(eylül-ekim-kasım-aralık 2004) yayımlanmıştır.) 

Merdivenşiir’de Baki Ayhan Röportajı Fantazisi

 

Merdivenşiir dergisinin 10. sayısını okuyorum.Derginin bu sayısında dikkatimi çeken yazılardan biri de Baki Ayhan T. ile yapılmış röportaj. Gerçekten tuhaf bir röportaj. Tuhaflığı şuradan kaynaklanıyor: Hasip Bingöl akademik şairle yaptığı röportajında ısrarla şairimizle alay ediyor sanki. Bay akademik şair de  kendisine yöneltilen bu alayları, röportajı yapanın hoş bir şakası olarak anlamaya çalışıyor.Bunda da epeyce ısrar ediyor şair. Hasip Bingöl’ün yönelttiği birkaç soru hariç tüm sorular akademik şairi iğneleyici içerikte. Gerçekten tuhaf bir diyalog. Continue reading