Kültür Şairi Ahmet Oktay Üzerine


"Pek çok alanda kalem oynattı ama daima şair olarak kaldı.” Ahmet Oktay’ı tek cümlede tanımlamanın uğraş gerektirmemiş bir örneği bu. Görüş, Ülkü Tamer’in. Anlaşılan o ki cümledeki vurgu, şair kimliğinde yoğunlaşmayı amaçlamakta. Bir başka ifade ile Ahmet Oktay’ın asal kimliğinin şairlik olduğu imlenmektedir. Ama işin içine Salih Bolat’ın tamamen iyi niyetle kaleme aldığında şüphe duyulamayacak cümleleri eklemlenecek olursa aynı açıklığı bulmak kolay olamayabilir. Salih Bolat diyor ki: “Ahmet Oktay, sanatçı kişiliği, Continue reading

Sanatın Değeri Hakikat’ten Daha Yüksektir

“SANATI DEĞERİ HAKİKAT’TEN YÜKSEKTİR”[1] Metafizikten vazgeçen Nietzsche kültür ve uygarlık sorununu felsefesinin merkezine alıyordu. Üstinsan önce bir filozof ve bir sanatçıdır, yani bir yıkıcı ve bir yaratıcı… Nietzsche’yi tümüyle bir filozof olarak ve sözcüğün tam anlamıyla bir sanatçı olarak görmek olacak şey gibi görünmüyor. Gerçekte, bu tür insanların tanımlamalarında farklı oldukları söylenir genellikle. Filozofta gerçek olan(reel) ve sanatçıda imgesel olan ağır basar. Filozof, hakikati içinde dünyayı betimlemekle yetinirken, sanatçı doğaya Continue reading

Tutulan Yaz Tutunamaz

 Bir şiiri, yazan-özne olarak, şair deneyiminden ayrıdüşünmek imkânsız ise de “deneyim” kavramından anlaşılması gerekeninin ne/nelerolabileceği konusundan şiirlerdeki bulunuş/kullanılış biçimlerine değin olasıdurumlar göz önüne alındığında meydana gelebilecek belirsizlikler bu kanıyamuhalefet edebilmektedir. Deneyimi Irwin Edman’ın ifadesi ile “zihnin uyarılışıve davranışı” olarak tabii bir itki düzleminde düşünmek, kimi şiirlerde şu ya dabu yöntemle değil ise psikoanalitik bir yöntemle olsun teşhisini Continue reading

Özel ve Yalnızlık

Mahmut Aydın

 Hayata dair ayıklığı arttıkça keyfi kaçan bir insanı anlatabilmek ya da ona dair bir yazı üzerinde çalışmak elbette ki zor bir iş. ÖZEL’in, “Henry Sen Neden Buradasın” isimli kitabının, “mazeret beyanı yerine geçsin diye önsöz” isimli başlığı üzerine birkaç söz söylemek/karalamak gerek diye düşünüyorum. Kitabın tümü üzerine söz söylemek daha geniş kapsamlı bir yazıyı gerektiriyor. Kendini üst bir konuma, ‘karşı bir cepheye yerleştiren’ ÖZEL, o karşı cepheden Türkiye’ye bakışını kendine özgü üslubuyla bize aktarıyor. Türkiye’ye bakarken kendisiyle ilgili bilgiler veren ÖZEL, Cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne özün de özü olabilecek bir fotoğraf çekiyor. Continue reading

Kaplan Hocanın Çeşmeleri


Her şeyin tüketim miktarı ve tutarı mukabilinde mübadeleyi geçerli kıldığı günler… Hiç birisi değil; maliyet hesapları, diğer kalemler ve kar. Satın alınılarak sahip olunan mal ve hizmetlerin mantığı ile biçimlendirilen toplumsal hayat -Demek ki çeşmelerden konuşmak kolay olsa da meramımız güç anlaşılacak. Çünkü çeşmeler, kaynağı kuruduğunda veya en basitinden suyu kesildiğinde hayatın dışına itilmişliğin içler acısı Continue reading

İhsan Deniz’in ‘Yaz Tutulması’ Şiiri Üzerine

Bir Şiir İçin Yer Altı Notları: Bir şiiri tüm katmanlarıyla aradaki zaman-mekan-özne bağıntısını yoksayarak metni mutlak nesneleştirerek ikinci elden çözümleme girişiminin, doğrultucu, seçik, akla yatkın, yanlarının olduğunu düşünmek güç. İzleyebildiğimiz kadarıyla şiiri sahici,mutlak bir temelde ihdas ve ihsas etme yetkinliğini gözle görülür bir tarzda dışsallaştıran İhsan Deniz’in Bozgu Siperi adlı kitabının kapsamında anılan Yaz Tutulması adlı şiirini değerlendirme çabasını gösterirken de aynı sorunu hissedip hissettirmek kaçınalmaz olarak vuzuha çıkıyor. Üç bölümlük yaz tutulması "uzun yaralı bir yaz geçti aramızdan ,ağır , kocaman , dipten ve yüklü geldi" dizesiyle Continue reading

Henry İçimizde Bir Yerlerde


Henry İçimizde Bir Yerlerde:İsmet Özel kuşku yok ki soy bir şair.Ve bütün soy şairler gibi kendi varlık ve varlık amacı hakkında düşünen, sorgulayan, irdeleyen bunu esaslı bir yapısal bütünlükle biçimlendiren, izahat ve belagat yetkinliğine de sahip önemli bir isim.Sosyalist görüş açısıyla yayınladığı şiirlerde de İslamcı anlayışı benimsedikten sonra yazdığı denemelerde de bu yapı bütünlüğünün dokularını gözetlemek mümkün. Mezkur tamlığın şahsiyet sahibi olma yönünde saflık ipuçları taşıdığını belirtmek gerekiyor ilkin.Yoksa kotarılmış, devşirilmiş ancak özden Continue reading

M. Kaplan Üzerine

 Kaplan edebiyatımızın devlerinden biri. Devrinin edebiyatını onca eseriyle karşılamış, edebiyatımızın akademik anlamda edebiyat olmasını sağlamış bir isim. Kırklı yıllardan itibaren “Metin Tahlili“ yöntemiyle çağ edebiyatının öyle ya da böyle bir okumasını gerçekleştirmiştir. Şiir tahlilleri I ile göstermiş olduğu başarıyı belki II’de pek gösterememişse de sarf ettiği gayretle edebiyatımızda büyük bir boşluğunu doldurmuştur. Sadece edebiyat Continue reading

İhsan Deniz’in ‘Yaz Tutulması’ Şiiri


İhsan Deniz’in “ben-yaz” ekseninde kurulan “Yaz Tutulması” şiiri, ilkin, varoluşun mesele edinildiği bir şiir izlenimi veriyor. Varoluş ürpertisinin duyurulmaya çalışıldığı metin, sırasıyla, yazın gelişi, yaz yaşantısı ve gidişi şeklinde kurgulanmış. Bu kurgulama şairin zihninde, yer eden şekil kaygılarının derecesini, şair poetikasında şekle yapılan vurguyu gösterir. Şekle ait kaygıların vurgusu, sadece bu kurgudan ibaret değil. Metin dilinin çeşitli tekniklerle estetikleştirilmesi, metnin çekirdeğini besleyici imajların yaratılması şekle ait vurguyu iyice pekiştirir. Varoluş Continue reading

Henry

İsmet Özel’in yayımlanan bu son kitabıyla neleri ortaya koymaya çalıştığını ironi(çünkü böyle başlamalı Özel’e) temelli göstergebilimsel bir okumayla anlatmaya çalışacağız. Gösterge ‘Henry Sen Neden Buradasın’, gösteren İ. Özel ve gösterilen, bizim olmadığımız ya da Özel’in bulunduğu yer. ‘Henry Sen Neden Buradasın’ göstergesiyle oluşan soru, bizim tarafımızdan, yani ‘orada’ olmayanlar tarafından, orada olana, yani Özel’e sorulmuş bir sorudur. Kitap, bugüne kadar yaşananın bir açıklaması şeklinde oluşturulmuş bir cevaptır. Özel kendini bir soruya muhatap olmuş bir birey olarak konumlandırır. Gösterge bu kurguyla(İ.Özel de aslında bir kurgudur.) oluşuyor. Bu yüzey anlamın ardındaki derin anlam ise, bu kitabın bir ‘ayna’ oluşu imlemesidir. Kitap, kendi görüntümüzün yansıdığı bir aynadır, akis taktirde bir kapitalizm okuması dönüşür eser. Bu da bu saatten sonra yazarın tahammül edebileceği bir şey olamaz. Artık bitmiş, kendini sonlandırmış olanın bir sağlaması gibidir Henry. İnsanlık maceramızın görüntüsünü bize yansıtan, nesli tükenmiş ve hala var olan olarak karşımıza çıkan İ. Özel göstereni , içinde bulunduğu şartların fotoğrafı çekilmiş ‘biz’ göstereniyle örtüşür. Onun bulunduğu yer bizim bulunmadığımız yerdir çünkü. Özel’in kendi deyişiyle kitap, “Neresiymiş şair-komünist-Müslüman’ın bulunduğu yer? Neden onun davetine hiç kimse- bir kişi bile- icabet etmemiş? Bu davete müstağni kalanların mevkileri şimdi neresiymiş?” sorularının cevabıdır. Farklı cevapları içerdiği sanılan halbuki aynı cevapları içeren, dolayısıyla aynı olup farklı görünen ayrı ayrı soruların cevabını bulabileceğimiz bir kitap Henry. Bu kitap bağlamında Özel için son olarak şu söylenebilir: Ya da öldüğünü varsayabileceğimiz İ. Özel’in ardından okunacak bir dua kitabı. Yaşasın Roma, yaşasın İmparator!

(Aralık dergisinin 17. sayısında (2004 haziran-temmuz-ağustos) yayımlanmıştır