Orhan Koçak’tan Turgut Uyar Okunur

Metis'teki tanıtım yazısı:

İkinci Yeni hareketinin başlatıcılarından Turgut Uyar'ın en çok yankı bulmuş denemelerinden biri, "Efendimiz Acemilik" başlığını taşır. Uyar, kazanılmış ustalıklarla yetinen şairleri eleştiriyordu burada. Ama yazıdaki bir cümle, ne yayımlandığı dönemde ne de daha sonra dikkat çekti: "Kendilerini yeniden icat edemediler," diyordu Uyar, önceki kuşağın şairlerinin büyük çoğunluğu için. Bu söz bütün İkinci Yeni projesinin de özünü verir: şairin ve şiirin kendi kendini doğurması. Edinilmiş becerileri arkada bırakarak yeni deneylere Continue reading

KORKMADAN DÜŞMEK HAYATA: Turgut Uyar’ın Poetika Sözlüğü

Haberleşme olanaklarının bunca geliştiği, propagandanın bunca etkili olduğu bir dünyada, şiiri, kendi hareket alanı içinde düşünmek gerçeğe daha uygun olsa gerek.”

 


 

Hataya düşmekten korkuluyor ve kişilikten kaybediliyor.”

 


1940 Kuşağı: 1940 kuşağı, yalınkat bile olsa savaşın şiirini yapmıştı. 1946'dan bu yana, bir savaş sonu psikolojisi bütün belirtileri, bütün öğeleriyle davranışlarımıza hakim olmuş ve bir bakarsanız süreklilik bile göstermeye başlamıştı (440). Bkz. Garip Anlayışı; Orhan Veli.

 

 

Abdülhak Hamid: Türk şiirindeki yenilikçilerin en gözü pekidir o. (..) O, Türk şairinin yüz yıllık bilinçsizliğinin, yanlışlıklarının ve cesurluğunun kesin açıklamasını taşır (597). Continue reading

Uyar’ın Mutsuzluğu

*Beni yandan yana döndüren mutsuzluk*

    Turgut Uyar’ın şiir dili öteki yeni şiir öncülerine oranla daha koygun, lirik ve sade bir
usare içeriyor. Su metaforunun yoğunluklu olarak işlenişi de içsel bir duyarlığın işaretlerini veriyor. Yaşamın içindenderinlikli bir söyleyişin umutsuzluğa salınımı gibi bir izlenim edinebiliyor Uyar okuru.     

    Bu duyarlığı İlhan Berk ve Cemal Süreya dışında kalan yeni şiirin tüm ustalarının
şiiri ihmal etmeden genişlettiği söylenebilir. Söz gelimi Edip Cansever’deki görece yüzey ve umarsız, Ülkü Tamer’deki saf olana dönük söyleyiş benzer yaklaşımın farlı boyutlardaki üretimi olarak algılanabilir.  

    Şairde aynı duyarlığı fevkaladelik boyutunda bir imge gücüyle şiir dilinin uç noktasına taşıyan yoğunluk damarının egemen olduğuna değinmeliyiz; konuşma dilinin imkanlarını şiir yüküyle hemhal kılmanın.   

    Dünyanın En Güzel Arabistanı’yla açımlanıp son yazılanlara kadar devam eden bu şiirsel gizilgüç elbetteki tek bir konu etrafında dönüp dolanmayı gerektirmeyecek kadar zengin. Ancak mutsuzluğu Uyar’ın miri malı kılan dokunulmaz maraziliğin neredeyse okunulan her dizeye sindiğini görmezden gelmek de "bütün mümkünlerin kıyısı"nda yer kaplamıyor.   

     "Bana hüzün ver beni kucakla beni hep tazele
     Ey üzünç artık nasılsa bir seni almışlar içeri"

(Bu yazı aralık dergisinin 18. sayısında(eylül-ekim-kasım-aralık 2004) yayımlanmıştır.)