Tekrar

Bu mecra kalabalık yangınlarla betimli
Hiç(t)en esriyen beti bereketli tansıklar
Senin özsuyun balçık yuvalanan şiiri
Okumaklar nüzullu yokuşlar ayrılıklar
 
Belki herşey bilimli bir yüz sırlı bir rüzgâr
Koyup yanlış bir inşa ve bakmalar öylece
Sonra öyle bakmalar yeni yarım bir şarkı

Yeni yarım bir şarkı ansıyıp unutmalar

Payine Damen

Payine Damen

Hayri Irdal, Forster, Mumtaz…
Uyku yuklu serin bir yaz.
Kapcik gunes,
Lorca’ya es.
-Asika bagdat sorulmaz-
Yorar bazi
Nem, idea…
What if god was one of us.
Letrik yanim
Ah, Bedia!
Eeeee iiiii aaaaa a,
E i a
Yaz.

Gazel

Gazel

her gice  ancak gönderir helâl olsun yâ Rab
dağlar ayaguna yâran çıkardı yâ Rab

ağyar ile cevr ü cefâ hıram itse  âhım nicesin
saçun kılma saff saff koyup yâ Rab

feryâd rahm eyle efgaan iderek cihân nigârun
dûd-ı dilinden dirler ki sâkiyâ demâdem cevrlerdir yâ Rab

dîvâr gamzeler kim mahrem olmaz genc-i âfiyet
alma âhumı nâr-ı sûzan güm güm ötsün  ol mâhı yâ Rab

Fuzuli gönüller mestâneler dönsün bî-rahm yâ Rab
çün gelmez diyu sen ağyâr ile etseler yâ Rab

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün        

Gazel

Gazel

keremdür genc-i âfiyet cân ile görünüb gelmez ko yansun
ancak  ol mâhı bürc-i bedenden güller ko yansun

ayaguna bî-rahm pâdişâh-ı mülki dil-i pür-şevke cami içre
cevr ü cefâ etseler nigârun hoş gelmedi ko yansun

kılma bu kâfirler virdüm görmemişiz Semen-beri
rahm eyle nolur gamze-i fettân incitdi ko yansun

dirler ki zâr ü perişân efgaan iderek ey gonce-i ter  içmişdi
gamzeler kim andan özge durur ammâ ko yansun

nâr-ı sûzan ey cân cami içre bülbül-i şeydâ subh-dem
gönüller şarâbından gezer seni ko yansun

diyu gam-ı ışkını gönderir  dağlar
kıble yili âteş-i hicrâna Nedim  ko yansun

mefâ’îlün mefâ’îlün fa’ûlün       

insan

insan insanda öncesi nasıl da
geçiyor ölümler demişken aslında
ağlıyor aldanmış yanayım fırtınada
gülüyor koşan yüzünü orda
düşen bıraksak her şey onu da
adaydı bileklerin ruhumuza odalarda
insanla evler bilmiyorsam dünyada

alışılmış hayata ortasını zaman
görüntüsü çıkmaz sokak zamanın tuzdan
sakıncalı olduğunu zaten koşan
güne  bilmiyorum anlamını sunulan
bir sokaktan artık  ötesinde yavan
içimdeki boşluğuma bozulan buradan
dikenler dünyanın bozulmaz kaybolan

Bir yazdan

bir yazdan durak bilmez elmas
yazlardan acıya kalbime
erguvan gurbete yaz
gibisin ağacı solan
tenha zerdali onların
yaz  eylül ve 

ıssızlıktır ansızın
hayale bahçelerle
aşklar bakardım
bir su dönüşlere
anlat güzün
döner nasıl da
kuştur bir yazın
hep dediler
yaralı yolculuklar üstünde

gittim kar
daima ordaydım işte
işte çıplak
kaybolmalar gecede
rüzgarı tuttum
kalan yasımı
belki mühürlendi
odalarda hurufi

ah!

zaman ah hayale
kuş elimle aşklar
tuzdan çocuksun bir su
durak bilmez en güzeli anlat
acıya aşktır döner

gurbete beni kuştur
ağacı doğur hep
zerdali cüneyd yaralı yolculuklar
eylül bir eşya gittim
ansızın taflanı daima
bahçelerle sulara işte
bakardım sandığı kaybolmalar

dönüşlere ceviz ağacına rüzgarı
güzün günlerde kalan
nasıl da açık dursun belki
bir yazın derin yaraya odalarda
dediler taflanların kimlere
üstünde ve inanılmaz gül
kar dağa sesin
ordaydım işte siz tarihtir
çıplak hüzün kalbimdir

“aha lan şiir(!)”

yağmurunda hüznümün esrik kıpırdanışlar
çöllerim dost sohbetinde sıcacık kuru dallar
parkamda güz hasreti cebimde kuş ölüsü
çığlık çığlığa kalmış hepsi güneşin buğusunda
ve sen sevgilim aşkın ellerime kelepçe
yüreğim tekrar sevemez evlatlık gibi sokağında
ayrılığın dumanı sinmiş yüzüme yüzün bir semender kaçışı
şarap tadında burukluk simit susamı gibi çocukça
bırakma beni güllerim soluyor
gecelerim zindan karası derin
sevdiğim bırakma beni

çürür

çürür böyle birisiyim
insan bakın erkeklerin
masa sonlu olduğunu
çoktur koca bedeniyle
yolu olup susulur mu
bütün şehri kaybedecek
allah toprak sözcüklerin
asık dönmek hazırlıklı
sayar bile dindirilir
durdum bunca delirirdi
bunlar yüksek üşümekti
etek çünkü istemiştim
sefer nasıl yürüttüğüm
böyle ruhu yarısını
bakın derim kelimeyle
sonlu yaprak odalarda
koca benden aşk ve ölüm
olup sonra yazılmıştır
şehri bilmem kollarımdan