Eskittiğimiz Yalnızlıklar İşe Yaramıyor: Edip Cansever’in Poetika Sözlüğü

Eskittiğimiz Yalnızlıklar İşe Yaramıyor:
Edip Cansever’in Poetika Sözlüğü 

“Benim giysilerim başka bugün: Sıkıntı, suçluluk duygusu, bir tuhaf acı”
(Edip Cansever)

Acı: Bir bakıma acı olmayan ne var? Biz isteyelim de, herhangi bir şey acı olmasın; bir olay, herhangi bir şey… İnsan acıdan yapılmıştır; demenin çok yüce bir anlamı var (59).(**)

Ahmet Hamdi Tanpınar: Ortaokuldayım. Tanpınar’ın kardeşi Kenan Bey velim (66)

İlk kitabımı, İkindi Üstü’nü o sıralar çıkarıyorum (..) Önüme gelene veriyor ya da yolluyorum. Varlık’ta Melih Cevdet’in kısa bir tanıtması çıkıyor. Seviniyorum. Orhan Veli, sanırım adı “Karikatürden Şiir” adlı bir yazı yazıyor. Benim bir mısramı alarak, böyle mısra yazılmaz anlamına bir şeyler söylüyor. (..) Oysa şimdi mısra hep böyle yazılıyor. Ha, kitabı yayımlamadan önce Tanpınar görmek istiyor, bir ramazan günü, Tünel’de Narmanlı Yurdu’ndaki yerine gidiyorum. Çay fincanlarının içinde kahve getiriyor ve başlıyor okumaya. (Merakla bekledim, bekledim. Bitirdi, gözlüğünü çıkarıp masaya koydu. Ve dedi: Bunlar çok güzel şeyler, ama çok. Ne var ki hiçbir şiir değil”. Hiçbir şey anlamadım tabii. Bütün odayı röprodüksiyonlarla doldurdu, bana uzun uzun resim anlattı, müzikten, Valery’den söz açtı. Bir süre sonra çıktım. Doğru Haşet’e gittim. Bir sürü resim aldım, Valery’nin Melange’ını aldım. Ertesi gün bir Fransızca hocası tuttum, aylarca ders aldım (67).

Alkol: Alkolle işleyen bir saatim var şimdi. Kimi zaman sabahlıyorum (57).

Bugüne kadar içkiliyken tek satır yazmış değilim. Ben çok sağlıklı bir kafayla yazarım. Hem sağlıklı bir kafayla, hem de küçük, ufak tefek mutluluklarla şiir yazmayı deniyorum, ya da yapabiliyorum. Alkolle katiyen. Alkol beni tamamen uyuşturur (299).

Anlamsız Şiir: Bana sorulursa, ben bugüne dek okuduğum şiirler arasında bir tek anlamsız şiire rastlayamadım. Anlamsız, anlaşılmayan anlamına geliyorsa diyeceğim şu: Şiirin de kendine özgü bir anlatım yolu olduğu, değişik bir mantıkla, şiir mantığıyla yazıldığı unutulup, çözümünü ya da açıklamasını şiirin kendinden önce varsayanlar, elbette şiiri anlamsızlıkla suçlayacaklardır (163).

Asım Bezirci: Asım Bezirci dürüst davranan, öznel çalışmayan, diline özenen bir yazar. İncelemesinde (Cansever incelemesinde-sekoya), şiirlerim ve kişiliğim hakkındaki kanılarını söylüyor; buradan da birtakım yargılara varıyor. Bu yargıların doğrusu da var, yanlışı da. Ben genel olarak dediklerine katılmıyorum Bezirci’nin (217).

Aşırı Biçimcilik Dönemi: Şiirimizde bir aşırı biçimcilik dönemi başlamıştır. Sebepleri ne olursa olsun, bu gerçeği görmezlikten gelemeyiz. Ne var ki, bu arada, belli belirsiz kıpırdanmalar da yok değil. Son günlerde, “Değişik şiir alanları”, “Değişik kişilikler” deyimlerinin söz konusu olması da bunu anlatıyor. Çünkü değişik şiir alanları, ancak değişik düşüncelerle, düşünme yöntemleriyle kurulur. Bu da bir düşünü şiirine geçme eğilimini gösterdiği gibi, “sözlerle biçimler koyma”nın bir iki şairden fazlasını kaldıramadığını da tanıtlar (92-93). Bkz. Düşüncenin Şiiri; Zor Şiir.

Bireylik: Türkiye’de, sanatçılar da dahil, biz bireyliğimizi tam bulmuş insanlar değiliz. Bu yeni yeni oluyor (285).

Çağdaş Şiir İçeriği: Çağdaş şiir olgusunun, çağdaş şiir kıvamının içeriği trajik eylemdir (129).

Çiçek: Bkz. Meyhane.

Dayak: Annem sık sık döverdi, babamsa yılda bir iki kez. Tavan arasına kaçardım, merdivenlerden yorulur, yetişemezdi bazen annem. Bir keresinde yetişti, dama çıkacağımı anlayınca korktu ve vazgeçti. Umutsuzlar Parkı’nda yazmıştım bunu sanıyorum ama hangi şiirdi hatırlayamıyorum (64).

Bir gün mektebe gideceksin, dediler. Annem götürdü, müdüre rica etti, altı yaşını bitirmeden 56. İlkokula yazıldım. İlk gün, arka sırada, konuşuyorum diye bir tokat yedim öğretmenden, sanki evde yediklerim az geliyormuş gibi (64).

Deyişler, Özdeyişler:
– Roman şiirden çok daha şey (51).
– Ya yalnız ya da yalnızlığı bozmayan bir iki kişi (1961; 51).
– Eskittiğimiz yalnızlıklar işe yaramıyor (55).
– Kimseye benzememek oranında herkese benzemek galiba şiir (57).
-Var olmak bir umudun sözcüsü olmaktır (62).
– Her şiir, aynı zamanda bir şiir tarihidir (117).
-Şiirden çok, şiir virtüözlüğü yapılmıştır bizde (122).

Dil: Bir ulusun karakterini, kimliğini gösteren en önemli öğe, o ulusun dilidir (219). Bkz: Şiir Dili.

Dilde Sadeleşme: Dilimizin sadeleşmesi şiire yeni kalıp ve imkanlar kazandırmaktadır (179).

Divan Şiiri: Bkz: Şiir Geleneğimiz.

Doğa: Doğa, son yıllarda iyiden iyiye yerleşti şiirlerime. Doğanın verdiği yalnızlık, kendi kendinelik, beni hem monologa hem de diyalog kurmaya yöneltiyor (256).

Bir yanıt yazın