Medeniyet Karşısında Şair
Medeniyet dünyasında medenilerin davranış biçimleri yapaylıkla,yapmacıkla,sahtelikle maluldür.Şairin dünyasında sahici olan vardır.Bu sahici olan,dil yoluyla şiir biçiminde açığa çıkar.İnsanoğlunun en sahici dili,şiirdir.Şiirde dolaylama yoktur.Şair söyleyeceğini direkt söyler.Biz buna doğrudan konuşma diyoruz.Şiirde gerçek etkisi aranmaz.Şiir zaten gerçektir.Bu biribirinden kopuk ifadelerin tek ortak noktası; bir hak arama dili olarak şiirin,medeniyet karşısında takındığı tavır daha doğrusu şairin ödün vermez onurlu duruşudur.
Şair ,her haliyle kapitalizmin haklılaştırılmasından yana olmayandır.Onun işi ahlak ve adalettir.Şair,şiirinde,bir namus bekçisi,bir hak arayıcısı değilse,yanlış bir yolda demektir.İyi ile kötünün net olarak ayrıldığı alan,şiir alanıdır.Şiirde her şey bu kadar nettir.Şiir bu anlamda demokrasiye karşı bir vaziyet alır çünkü demokrasilerde güçlünün gücüne güç katılır ve kötüler her zaman galiptir ve demokrasi güçlülerin sesidir.Oysa şairin sesi ve duyuşu,medeniyet aleyhtarı oluşuyla barbarın sesi ve duyuşuyla bir ve koşuttur.İsmet Özel’e göre "bir hak arama dili olarak şiirin modern dünyada tuttuğu yer toplum ilişkileri içinde barbarın tuttuğu yere uygun düşer.Her ikisi de asıl söyleyecek şeyin söylenmekte olandan farklı olduğuna işaret ederler.Şiir yabancılığı üstlenir,çünkü geçerli dil ulaşılacak hiçbir menzilin bulunmadığı görüşünü haklılaştırmak üzere kullanılmaktadır.Barbar yabancılığı üstlenir,çünkü geçerli insan ilişkileri insan türünü şerefinden yoksun bırakmaktadır." Bu bağlamda her şiir,muhatabına ikaz hüviyetine bürünür.Yapaylığa ikaz,sahteliğe ikaz,ikiyüzlülüğe ikaz,menfaate ve çıkar ilişkilerine ikaz,zulme ve haksızlığa ikaz,hayat karşısında sönüklüğe ikaz,hayattan kaçışa ikaz…Bu yüzden oldukça aşina olduğumuz Turgut Uyar’ın "Geyikli Gece" şiiri,hayattan kaçış şiiri değildir,hayata katılım şiiridir.Yalnızlığından kurtulamayan bir bireyin hayata katılışının,bu yönde bir atılım içinde oluşun,bir çabalayışın şiiri.Her şeyden önce,çağını ‘bilen’ bir insan var şiirde.Çağını bilen ve çare arayan.Dönemin koşulları düşünüldüğünde,siyasal,toplumsal , ekonomik ve kültürel alanda bir değişim ve dönüşüm dalgasının vuku bulduğu yıllarda yazılmıştır.Yukarıda yazılan medenilik-barbarlık bağlamında ifade ettiğimiz düşünceler parelelinde okunduğunda bu şiir,iptidai anlama bağlı,barbar bir duyuşa sahip bir şairin ikazı olarak görülebilir.Evet,şair uyarıyor,hem de medeniyetin dilinden anlar hale düşmeden.Turgut Uyar "Geyikli Gece" şiirinde,medenilerin diliyle konuşmaz öncelikle.Şiirin işaret ettiği;yapaylığa vurgudur ve bu anlamda sahici olana yönelir:
"Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar"
Turgut Uyar ,bu şiiriyle bizi sahici olana çağırır.Şiirin bizi taşıdığı alan;safiyet,bozulmamışlık yönünde ifade edilen,yapısında hiçbir çıkar ve menfaat bulunmayan,merkezin,medeniyetin dışladığı alandır.Bu alanın gölgesinde,gösteriş,şov,şatafat ve debdebe barınmaz.Analize-senteze gelmeyen bir alandır bu.Medeniyete,modern insana yabancı gelen her bir şey,bu alanın gölgesinde barınabilir.Yine de bir kaçış değildir bu.Şair şiirinde bir safiyet ve sahicilik özlemini dile getirmektedir.Tam da bir barbarın özlemini çektiği alan.Bu,biraz da bir barbarın savaşkanlık özlemini duyduğu;hayattan,hayatın kirinden pasından kaçmayan bir alan.Barbar ,yüzleşendir,çarpışandır biraz da.Medeniyet karşısında önünde iki seçenek vardır.İsmet Özel’e göre;"ya merkezin üstünlüğünü kabul edecek,medeniyetin dilinden anlar hale gelecek,ya da merkezin üstünlük iddiası karşısında savaşı göze alacaktır."
Şair,zulme uğramış biridir.Şiir haklılığı savunmanın bir açıklamasıdır.Bu yüzden şiir alanında taraf seçmek,İsmet Özel’in ifade ettiği anlamda,bu gün her zamankinden daha elzem bir seçimdir.Evet şair,taraf seçmelidir her şeyden önce.biz de neyin ne olduğunu,kimin kim olduğunu zihin açıklığı içinde bilelim.