Sahicilik Arayışından Cümle Kurmaya Zeynep Arkan Şiiri

2000’ler ve Zeynep Arkan Şiiri
  
          Osman Konuk,kendisiyle yapılan bir söyleşide,Tanzimat şiirinden günümüz şiirine tevarüs eden şeyin ,'sadelik’ ve ‘gerçeklik’ olduğunu söyler.Peki ,Türk şiirinin bugün ihtiyacı olan sade ve gerçek etkisi uyandıran şiirler midir,diye sorduğumuzda,bugün yazılmakta olan şiirin(sıfatlara boğulmuş,hayalci ve belirsizlik kokan şiirin)öylesanıldığı kadar sade ,yalın,doğrudan ifadeyi önceleyen,net ve söyleyeceğini ağzında gevelemeden direkt söyleyen bir şiir olmadığını anlarız.Gerçeklik,şairin kalkış noktası değil her şeyden önce.Cemal Süreya’nın ifade ettiği,gerçekten ‘daha gerçek’ şiirler de değil bunlar.Osman Özbahçe’ye göre şiir zaten gerçektir,onda gerçek etkisi aramaya gerek yok.Bu bağlamda 2000’ler,Baudelaire’in bir kavramı olduğunu heyecanla öğrendiğimiz 'metastas’ın (dengesiz çoğalma) kültür ve sanayi endüstrisinde şahit olduğumuz çeşitlenme/çoğalma/üreme olgusunun bugünün şiir ortamına teşmil kılınmış şeklidir.Bu dengesiz çoğalma ve kültürel dayatmanın yaşadığımız yüzyıldan kaynaklandığı bir malumu ilam.İşte şiirini eleştireceğimiz Zeynep Arkan’ın İkrar adlı eserinin,bu boğuntunun,bu karmaşanın içinde kendine yer bulamayan,kusurlarıyla öne çıkan bir eser olduğunu görüyoruz.İkrar’ın iki temel dayanağı var:Sahicilik arayışı ve cümle kurma kaygısı.
 
Sahicilik Arayışı
 
        Arkan’ın şiiri,genel bir tutum olarak savruk bir şiir.Kitabın ilk şiiri olan ‘Taşınmak’ şiiri düşünüldüğünde bu savruk tutumun şair öznenin daha çok varoluşundan, kendini dünyada konumlandırma arayışında kaynaklandığını söyleyebiliriz.'Taşınmak’,sabit kalamayışın,bütünlüklü olamayışın,kendini bir bütün olarak tutamayışın ifadesi olarak okunabilir.'Savrularak’şiirinde ;
         ''beni avut
           beni bu dünyada tut’’
ifadelerinin de bir bütünlük kuramamaktan kaynaklandığını düşünebiliriz. Zeynep Arkan şiirinin ayırt edici niteliği,dış alemde ,dış alemin ilişkilerinde bir sahicilik arayışıdır.Dış alem dediğimiz şey,büyük şehir olarak görülen kompleks ilişkilerin olduğu ortam ya da topluluklardır.
            ''ilk bakışta kapış kapış jest-mimik tornaları sokakta
             çıkarıp yüzümün bir katını herkese selam herkese eyvallah
             insandan geçip gönülden yine insana dönen
             kostümle saç-baş-postiş pudralı temennalar’’(s.25)
 
 
Cümle Kurma Kaygısı
 
 
            Zeynep Arkan şiirinin ayırt edici bir diğer niteliği yaşanılan hayata dair 'cümle kurma’ kaygısının temel bir kaygı olarak görülmesidir.Cümle kurmayı olumlu bir nitelik olarak da görebiliriz.Yine de burada bir tehlike var.Cümle kurmak,şairi,hayattan koparan bir tavra sürükleyebilir.Bu tehlikeyi bertaraf etmenin yolu da konuşma diline ağırlık vermek,şiiri söze daha bir yaklaştırmaktır.Zira şiirin söze yakın oluşu,şiirsel kompozisyona yaşamsal durumların/olguların sızmasını kolaylaştırabilir,şiiri hayata daha yakın kılar.Şiirde hemen her zaman önemli olan yaşayan insanı ,yaşanan hayatı öncelemek,hayatilik vasfı taşıyan bir tavrı,bir tutumu,bir duruşu ön plana almaktır.
             ''içerken sallama çayın içindeki yalanı
              kandım karalandım içlendim yetinmeden
                        -kime yetti mesela güzel lafın kısası-''(s.23)
        Burada  da temel bir tutum olarak savrukluğu şiir boyunca görebiliyoruz. Okuyucu şiiri okurken serbest çağrışım tekniğine göre yazılmış intibaı ediniyor. Mısraların  ardı ardına sıralanışında da bir fikre bağlı kalmayı,bütünsü mimariyi göremiyor.
        ''Sahici''şiiri,Arkan şiirini kavramada ilk durak olarak görülebilir.Zira bu şiir gündelik hayat içinde cereyan eden olaylar ve insanlar karşısında bir anlam,sahih bir anlam arayışıyla belirginleşiyor.Savruk bir yapısı var ama yine de kendiniokutuyor,benimseyebileceğimiz,içten bir dile,bir üsluba sahip.Okuyucuyla arasına mesafe koymuyor.Şairin‘cümle kurma’ kaygısı,mısra başlarına aldığı ''kurduğum'',''kurmadığım''gibi kelimelerle kendini iyiden iyiye hissettiriyor.
             ''kurduğum yuva üç serçe sığsın diye ama değil kendime
              Kurmadığım uzun cümle sıram geçti gibi beklediğim köşede
              Kurmadığım uzun cümle bir bent gibi önünde coşup kabaran nehrin
              Kurmadığım uzun cümle kesintili maaşı gibi bir emeklinin
              Çok eskiden de kısa cümleler kuruyordum kendime''(s.26)
 
‘Geç Kalış’Temi  
 
       Kitapta belli temler de kendini tebarüz ettiriyor ve bu temler kuşağının şairleri düşünüldüğünde bir parelellik, bir koşutluk arz ediyor.Tanımladığımız ‘geç kalış’ temi,''leitmotiv''şiirinde,birlikteliğinden yarar umulacak insanların beklentilerini karşılamıyor.Şiirin işaret ettiği şey,'zaman’ ve ‘gündelik hayat’ ikileminde kalan öznenin,yine hayat içinde belli tutamak noktasına erişemeyişi,tutunamayışıdır.
              ''geciktim yılgınlığa, huyum kurusun
               geç kalış peşinde yürütmem durduruldu
               koşuşturdum ki geç kalayım
               böylece tükensin hepinizden umudum''
      Hep geç kalan bir özne var bu şiirde.Ne ki bir atılım gücü yok bu öznenin.Yukarıya aldığımız şiirin,''geciktim yılgınlığa,huyum kurusun''mısaında da bile pasif bir düzlemden hareket ediyor özne.Şairin ''imgelerden kül''çıkarması bile bir sönüklüğün işaretidir.Bize bir açılım sağlamıyor.Arkan’ın bu şiirinden dirimsel bir güç devşiremiyoruz.Hayatın, devasa bir hayatın yanında,bu şiir,ek bir unsur olarak kalıyor.
 
Kelime Oyunu Dönemi
 
     ‘Bir Şey Yapmalı’ şiiri bir şey yapılamayışın itirafı aslında.Bu şiirde Osman Özbahçe’nin işaret ettiği anlamda ''hayalcilik''öncelenmiş.''Belirsizlik''bu şiirin en belirgin özelliği.Masa başı bir şiir.Çağdaş gerçeklikten uzak bir şiir olduğunu düşünmek mümkün.
              ''umutsuz sabahın akşamından kaçarak
               tarih kendini var kılacak olanı beklerken
               aylaklık yapmanın kıyısında bakarak
               bi şey yapmalı azizim''
  
        Bu şiir, hayatımızda yer tutan bir şiir değil,öncelikle bunu söylemek lazım.Türkiye’de yaşayan bir insanın hangi anlam dünyasına karşılık geliyor acaba?Yazılmasa da olurdu,denebilecek bir şiir.
        ''Z’den A’ya''şiiri dikkat çekici bir şiir.Bu şiiri Zeynep Arkan’ın şiirinde olumsuz anlamda bir sapma olarak görüyoruz.Arkan,bu şiirle artık bir kelime oyunu dönemine giriyor.Önceki şiirlerinde pek görmediğimiz bu tutum Arkan’ın şiirine yarardan çok zarar verdiği kanaatini taşıyoruz.Hayatı iptal eden bir tutumdur şiirde kelime oyunu yapmak.Yapaylığa davetiye çıkarmaktır.Nefesin tükenişi,şiiriyetin yok oluşudur.Şiirde kelime oyunu devirleri geride kaldı artık.Mümkün mertebe,bir imkan arayışına girerek şiirde yaşayan insanı ve yaşanan hayatı öncelemek gerekir.Sezai Karakoç’un ifadesiyle insansız şiir tez ölür.İnsan bir fon olarak da olsa ,hemen her zaman şiire taşınmalıdır.
           Şiirde hayal unsuru bir tehlikedir.Arkan’ın şiiri hayale daha yakın.Hayale ve oyuna.Bu şiirde oyun ise kelimeler üzerinden yapılır daha çok.Biçim oyunları döneminin kapandığını söylemiştik.Yeni bir söz sahibi olmak,biçimi erteler ya da şiirde biçim ikincil önemdedir ve ya bir araç konumunda.'Bir şey söyleyen şiir’in temel niteliği,bir şeyden(bir öz)hareket etmek,dünyaya söyleyeceği bir sözü olmaktır.Hayal ise ,şiiri,şair konuşma dilini ne kadar öncelerse öncelesin,düz konuşmaya,sadece ve sadece konuşmaya hasreder.Bu ikinci bir tehlikedir.
           ''nejat bu sabah erken öttü şafak
            horoz öttü beni üç kez inkar ettin
            ikrarımı tekrar ettim beni üç kez inkar
            ettin dinimi imanımı dilimi dimağımı tekrar
            tekrar tekrar tekrar ettim''(s.59)
 
Redlerden Ziyade Kabuller
 
            Zeynep Arkan’ın şiiri, geneli itibariyle bir kabullenişin şiiri.Redlerinden ziyade kabulleri var.Bu yüzden siyasi şiir yazmıyor Arkan.Susmak en çok işine geldiği yerde haykıran bir şiir değil.Sesini en çok yükselttiği  ' Bunu Sen İstedin’ şiirinde bile epik bir duyuşun izine rastlamıyoruz.
          '' bir gemiye binmek istedim şimdi
           içinde herkes iyiye iyi iyiden iyi
           kötüye kötü kötüden kötü
           herkes karada olduğu gibi
           aşktan bahsederim tam bu anda denizde
           herkes karada olduğu gibi
           gemisini yürüten bir ben miyim sadece
           bir ben miyim etekleri ıslanmış köprülerde’’
 
     Zeynep Arkan’ın şiirinde,aşktan beslenen bir lirizmin varlığına şahit oluyoruz.Sabit bir merkez bulamayan lirik özne,çareyi aşkta bulur ve bu,lirik öznenin biyografik ben’in sınırlarını aşamadığını gösterir.Şiirsel kombinasyon,kendi içinde örgülenmiş bir dünyadır.Dikkat edilirse,bu biyografik ya da otobiyografik(subjektif ben),kendi sınırları içinde bir ben’dir.Bu yüzden Arkan’ın şiiri kendi ben’inden, subjektif ben’inde çıkamayan bir şiirdir.Objektif ben’e doğru bir açılım göremeyiz onda.Bu bir zaaf mıdır?Şair bize sayıklamalarını yazmadığı sürece ,hayır.
     Sonuç olarak diyebiliriz ki Zeynep Arkan şiiri,bize bir dünya(bir şiir evreni)sunmuyor.Hüseyin Cöntürk’ün Turgut Uyar’da aradığını,biz,Arkan şiirinde bulamıyoruz.Henüz kendi dünyasını kuramadı Arkan.Bu kitapta konuşma dili merkeze alınsa da şiire özgü bir prizmadan geçmiş bir konuşmadan da bahsedemeyiz.Şair içinde yer aldığı halkın dilini kullanmalı evet,ama karşılığında halka hayat vermek şartıyla.
 
 
 
                                                                        
           

One thought on “Sahicilik Arayışından Cümle Kurmaya Zeynep Arkan Şiiri

  1. "Cümle kurmak,şairi,hayattan koparan bir tavra sürükleyebilir.Bu tehlikeyi bertaraf etmenin yolu da konuşma diline ağırlık vermek,şiiri söze daha bir yaklaştırmaktır." yaşama yaklaşmanın yolu gerçekten konuşma diliyle sağlanabilir mi? yazarak yaşamla aralanan mesafe konuşmayı taklit ederek daha da açılabilir. ayrıca Işın’ın ‘yüzey şiir’ yazısı (http://www.poetikhars.com/y-zey-iir-serkan-i) da bahsi geçen eleştirilerle ilgilidir. not: dergah 210’da da ikrar’la ilgili bir yazı var.

Bir yanıt yazın