Şarkdemir’in Yerçekimi Bilgisi

Tembellik ve kafa karışıklığıyla


A okuması

Kitap ben-oluş üzerine kurulur. Bu ben oluş ‘Şarko’ öznesi üzerinden oluşturulur. Kitapta doğrudan bir ben oluş yoktur. Şair bize bu ben oluşu ‘Şarko’nun yokluğuyla yaşatır. Ben’in oluşu, bu yok oluşa göredir. Tabii bunları kitabın asıl bölümünü oluşturan Şarkoname’ye göre yazıyorum. Kitabını çekirdeğini bu bölüm oluşturuyor çünkü.

Şarko insani bir özne olabileceği gibi insandışı bir özne de olabilir. Özellikle bu ‘Şarko’ öznesini Türklük olarak okuma taraftarıyım. Şarko hayali bir ögedir. Geçmişe ait, hatıralarla kendini bize duyuran öznedir. Bu haliyle Şarko öznesinin,  insani olması fazla bir anlam taşımaz. Bunun için Şarko öznesinin gayri-şahsi olması ve Türklük anlatısıyla içinin doldurulması kitabı değerli kılar. Değerini de bugün siyasi bir hamle, bir duruş olan Türklüğün ben şahsındaki değişime neden olmasından alır. Ben öznesine etkisi onun bu yokluğudur. Şarko’nun geçmişe ait, hayali ve belki de hepsinden önemlisi yok-oluşu onunla bir bağlılığı yaşayan ben’de değişime neden olur. Ben öznesi artık bunun bilincindedir. Şarko’yla artık ‘rüyalarda buluş’ulur. Yukarıda da dediğimiz gibi kitapta ben-oluş dolaylıdır. Doğrudan olan Şarko’nun yokluğudur. Aynı zamanda Şarko, yokluğunda bile ben ile diyalog içindedir. Bu şekilde kurgulanışla, Şarko’nun yok-oluşunun okurda büyük bir basınç uygulaması sağlanır.

Bu şekildeki olası okumadan şöyle çatallı bir yol çıkar önümüze: Birincisi ben Türklüğü yaşamanın artık hiçbir olanağının olmadığı bilincine ulaşır. Bu bilinçle kendinde bir değişimini yaşar/yaşatır.  İkincisi Türklük anlatısının bugün için bir yorumu, bu yorumun şiirle bu şekilde kurgulanışı bize sunulur. Bu yorum da Türklüğün bugünde var olmadığı, mazide olduğu, ama siyaseten diriltilmeyi, canlı kılınmayı beklediği olabilir. Bu ikinci yorumun, İ. Özel’in Türklük yorumu olduğunu hemen ekleyelim. İki türlü çıkarımda da ben’de bir değişim yaşanır. İki yolda da yok-oluş vardır. Aralarındaki fark sadece, bu yok-oluştaki diriltilmeyi içinde barındırıp barındırmamasındadır.

Tabii ki bunlar sonuçta bir okuma, bir yorumdur. Bunun dışında Şarko öznesini insani bir özne olarak okuması da mümkün.

 

Metnin Kurgusu

 

Tek bir şiir olarak okunabilecek Yerçemi Bilgisi kitabında yirmi iki şiir olmasına rağmen, metnin kurgusu ‘Yerçekimi Bilgisi, Şarko, Dönemeç, Şarkoname ve Nebulae?(sim)’ üzerinden sağlanır. Yerçekimi Bilgisi’inde yaşamın değerinin sorgulandığı, sıradanlığı aşmanın öncelendiği, bunun ‘asker’ mecazıyla ve ‘as’ hecesinin çağrışımsal yönüyle sunulduğu söylenebilir. Altı bölümden oluşan Şarko şiirinin ilk iki bölümünde Şarko’nun kimliği, üç, dört ve beşinci bölümde Şarko’yla yaşantı, son bölümde ise Şarko’nun yok oluşu kurgulanır. Özellik üç, dört ve beşinci bölümde ben ile Şarko yoğun bir diyalog içindedir. Buradaki hakim özne ben’dir. Tümüyle bu benin ağzından bu yaşantı dile getirilir. Dönemeç şiirinde ise bir nevi Şarko’ya özdeşleşme yaşantılanır. Track ve anti-track’lerden oluşan iki bölümlük Şarkoname şiiri ise yukarıda da yazdığımız gibi Şarko’nun yok-oluş’taki sesidir.  Nebulae şiiri ise Şarko sonrası, astronomik bir kavram mecazıyla, bir içerik sunar bize.

 

Kitabın yüzeysel boyutunda astronomik kavramlar önemli bir işlev yüklenir. Metnin özellikle son bölümlerinde bu astronomik kavramların metnin mecazını oluşturmadaki kullanımı dikkati çeker. ‘Yıldız, ışıldamak, pırıltı, karadelik, gezegen, yörünge, evren’ gibi. Yine astronomik kavramlar arasında ‘Nebulae’ kullanımı ilginçtir. Kitabın son şiirini adını taşıyan ‘Nebulae’ metinde ‘Cananı arar iken can ne bula ne’ şeklinde geçer. Buradaki ‘ne bula’ ikili okumayı içinde barındırır. Ayrıca Şarkdemir’in poetikhars.com’da nebulae takma adını kullanması onun bu nebulae oluşu içselleştirmesi adına önemli bir kayıttır.

 

Şarkdemir ile Şarko öznesi arasındaki ‘şark’ seslerinin sessel çağrışımın anlamsal çağrışıma doğru ilerletebileceği gözden kaçmamalıdır.

 

B Okuması

 

Yerçekimi Bilgisi kitabındaki şiirlerin ana eksenini geçiş oluşturur. Kitapta yer alan iki özne vardır. Biri şarko, diğeri ben. Şarko maziye ait, belli değerlerin timsalidir. Ben ise, Şarko’nun yokluğunda kendi benini inşa eden, onun uğraşısını veren öznedir. Metindeki bu iki görünüm bir benin, şair-benin, metindeki kurgulanışıdır. Eser niteliğini de buradan, şairin bu kendini, metinde iki farklı bilince ayırması kurgusundan alır. Bu bir kimlik değişimidir. Bir kimlikten başka bir kimliğe geçiştir. Şarko öznesi savaşçı, mücadeleci, hayalci bir ben olarak kurgulanır. Ben Şarko’yla uykularda buluşur, ben her zaman Şarko’ya karşı bir yaşantıyı paylaşma isteğindedir. Ben her zaman bu özlemi içinde taşır. Bu özlemi taşıyan ben, Şarko’nun yokluğundadır.

Kitabın asıl bölümünü oluşturan Şarkoname, Şarko’nun kendisini bize açtığı, hayatı anlamlandırdığı, sesini bize duyurduğu, daha doğrusu yok-oluştaki sesin kulaklarımızda çınladığı bölümdür. Bu bölümde konuşan Şarko, yoktur, yokluktadır. Dolayısıyla kitabın ikinci bir eksenini yok olmuş bir öznenin, yokluğunu bize duyurduğu ses oluşturur. Şarko yitik bir öznedir. Bu yitik oluş, yitirilmiş oluş ancak anlamını şairdeki bir kimlik değişiminde bulabilir. Yoksa başlı başına bir özne olarak Şarko’nun yok oluşu fazla bir anlam taşımaz. Şarkdemir bu yitikliği, bu değişimi bize Şarko’yla gösterir. Yeni kimliği ise kitaptaki ben oluşturur. Şarkoname bölümündeki tracklerdeki sesin Şarko’ya, anti-trackler içinse ben’e ait olduğunu söyleyebileceğimiz yerler olduğu gibi, tüm bu seslerin sadece Şarko’ya ait olduğunu söyleyebileceğimiz yerlerinde olduğunu söylemeliyiz. Kitabın bu şekilde görünümü açıkçası kafa karıştırıcı geldi bana.

Bir yanıt yazın